Sihir

Bir sihir veriliyor biz insanoğluna, bilmem kaç yüzyıl önce. Bir sihir, ne olduğu bazen anlaşılan bazen anlaşılmayan, içinden ve dışından, uzunundan-kısasından, tesadüfleri ve ilmek ilmek işlenen planlarıyla. Bir sihir ama bir de akıl var bunun yanında. Sonra nefis var, günahlar var. Hayır, cennete ya da cehenneme götüreceği söylenen türden günahlar değil, burada tam da yeryüzünde var olan ve ceremesini yeryüzünde çektiğimiz günahlar. Bizim işlediklerimiz ve bize işlenenler. Sihri biliyoruz, ama bu günahlar bir kez bozmuş onu, belki bir zamanlar var olmuş, ya da bizim o sihri anlamlı kılmak için uydurduğumuz ve hiç var olmamış bir şeyi, yeryüzündeki tüm canlılar için var olabilecek adil bir hayatı yok etmiş. Oysa insan, bir sene evinde yaşadığı, aynı evi paylaştığı ama aynı kanı aynı dini aynı ırkı taşımadığı birine kardeşim diyebilen bir varlık. Oysa insan, binlerce kilometre ötede, bambaşka dünyalara sahip, bambaşka diller konuşan insanlara evini açabilir, burası senin...