Kayıtlar

Haziran, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hoppipolla**

\./.\ Perdeler aslında mor renkte değillerdi. Gözümdeki gözlüklerden, her şeyi daha yumuşak bir tonda görüyordum sadece. Başımı arkaya doğru ittiğimde, duvar pespembe bir hal almıştı. Arka fonda, radyoda, yıllardan beri program yapan bir adamın karakteristik sesi vardı. "Durabildiğim kadar burada, size gerçekleri söylüyor olacağım; siz de beni dinlediğiniz müddetçe" diyordu. Burada uzun zamandır bekliyordum. Radyo dışında belirgin olan tek ses klimanın sesiydi. İçerisi buz gibi değildi ama zaman geçtikçe insanın alıştığı bir serinlik vardı. Klima yanıltıcıydı. İnsan bir süre sonra soğuğun farkındalığından uzaklaşıp donuk bir serinliğin içinde buluyordu kendini. Neyse ki o kadar kalmayacaktım burada. Sağ tarafa döndüm. Küçük küçük mevlana heykelleri vardı masanın üstünde. Aklıma mevlana şekerlemesi geldi. Kekremsi limoni bir tadı olurdu küçükken yediklerimde. Artık o şekerlemelerden yemiyorum. Şehrin tam içindeyim. Sıcak insanları bezdirmiş, yaşam sevinçlerini emmiş ve h

söz.

bu gece o cevabvermedim  sana . verseydim sonunu getiremezdin, biliyorum. Biliyorum , öylece kalırdım gecenin sessizliğinde, kalabalığın içinde. Gülerdik bir iki, şakalaşırdık, ama benim içim kanardı. Elle tutulamayan ama varlığı bilinen pek çok şey vardı, ama hiç bir ibu kadar belirsiz olmamıştı kafamda. Evet, belki bekliyordun öyle bir cevap vermemi, belki aklının ucundan bile geçmedi. Ama işte, döndük dolaştık yine engin sulardan ince kıyıların eşiğine geldik. Konuşmadık, konuşmadığımızı hep sustuk biz. Birlikte susmak iyi geldi belki de. Belki bir gün sorarım sana, sesszin o gizemli büyüsünü bozup da.  Sonra söz giderim. bu gece olmazdı ama.

Işıklar beni-

Sorularıma bir cevap bulabilmek için anlamsızca dolaşmak istiyorum sokaklarda. Kabullenmek, geride bırakmak neden bu kadar zor kimse bilmiyor, ama herkes aynı dertten muzdarip. İşte bu yüzden, tüm gece yürümek istiyorum. Uzun uzadıya, bir yere varma kaygısı olmadan, ışıkların azaldığı ve yıldızların daha çok göründüğü bir yere. O zaman her şeyin nedenini bulabilirm miyim sence? O zaman daha anlamlı olur mu devam etmek? Işıklar öyle söylüyor gibiler, beni çağırır gibi göz kırpıyorlar uzaktan. Hepsi ayaklarımın altında, uzanıyorlar her gece. Bense onlara çok az zaman gerçekten bakıyorum- ya da- onları görebiliyorum. Her ışık süzmesinde birileriyle göz göze geliyorum aslında, herkesten onay almaya çalışırmışçasına. Neden gerekli ki bu ? Bilmem. Çocukluk alışkanlığı belki. Belki de beni daha da üzecek şeylerden yalnızca biri. Aklıma başka bir fikir takılıyor şimdi. Caddelere sorsam, bana sizi anlatsalar, acım hafifler mi? Geçmişe gitsem, gezdiğiniz sokakları, konuşmalarınızı dinlesem

Ezginin Günlüğü - Unutmak Kolay

Resim

Tesadüfen

Bugün, varoş bir arabanın üzerinde ismini gördüm. Oraya neden gitmiştim, ne işim vardı bilmediğim sokaklarda, pek de önemli değildi. Önemli olan, bomboş caddelerde, tek tük geçen arabaların sesinin içinde, hanımeli kokuları ile yürürken, birdenbire adınla karşılaşmamdı bana göre. Aslında seninle ilk karşılaşmamız da böyle olmamış mıydı? Neden bu kadar anlamsız, aniden karşıma çıkmıştı ismin. Acaba her şeyin bittiğinin kanıtı mıydı bugün? Bilmem. Belki her şey yeni başlıyordu.