Kayıtlar

Mayıs, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

-Tirelerin hikayesi

-Hiç başlamamış ve dolayısı ile tamamlanamamış diyorlar- Yeni bir yol belirmişti önünde. Geride bıraktığı tüm yollardan sonra, karanlık bir ormandan dönen ince patika, ayaklarının önünde duruyordu. İsteseydi o yolu seçebilirdi. En azından yürümüş, nereye gideceğini görmüş olurdu. Ama o kadar yorulmuştu ki geçmişteki yürüdüğü yollardan, o kadar çok kez kaybolup yeniden bulmuştu ki yolunu, çok yorulmuştu artık.  En iyisi, bu ince patikada öylece beklemek, birinin gelip doğru yolun hangi tarafta olduğunu söylemesini ummaktı. Yorgunluğu o anda o kadar yoğun hissediyordu ki,orada saatlerce ya da günlerce bekleyebilirdi. Nitekim öyle de oldu. -Öylesine okuyunca anlarsınız diyorlar-

Kendimize Rağmen

Yalnızlık ve boşluğun içinde bir yuvarlanış benimkisi. Her seferinde kendimi asla tahmin etmeyeceğim ruh hallerinin tam ortasında, hem de hep en beklemediğim zamanlarda bulmak.  Gelişini bildiğiniz şeyi nasıl durduramazsınız, siz insanlar bu kadar akılsız mısınız? Sorular sormaktan bıkmadım, evet. Kaybetmekten kaç kere yorgun düştüm ama. Yenilmenin tadını gördüm, yenilmekle övündüm. Şimdi garip bir rüzgâr üfürüyor ruhuma bir yerlerden. Kalbimin camı açık mı kaldı? Bilmiyorsan sus, git başımdan. Ruhumsa eğer bunların tüm suçlusu, üflesem geçer mi ona? Yazmak; yaralarımı iyileştiren. Yazmak; iyi gelen. Hep istediğim ancak ucunu ancak karanlık zamanlarda görebildiğim kelimeler. Biliyorum, bir gün tüm bunları toplayıp güleceğim. Kahkahalarla ,tek tek güleceğim. Sonra birden ağlayacağım. İşte o zaman işe yarayacak yazdıklarım. İşte o zaman belki de kendimi bulacağım. "Kişiliğin bulunması uzun zaman alır" dedi bir yönetmen.  "Ve insan, kendine rağmen yaşamama

Senin İçin. Şöyle başlıyor.

"Senin için. Şöyle başlıyor: Sevdiğim kim varsa, kendim de dahil, sevebileceğim herkes de dahil.. Sağlığı iyi olsun. Kalbi ritmini çalsın. Yanakları kiraz pembesi, dudakları bal olsun. Teni sıcak kalsın, enerjisi dışına taşsın. Ciğerlerinden nefes, midesinden gurultu, bacaklarından güç eksik olmasın. Kanı bol olsun, damarlarında dönüp dönüp dolaşsın. Sevdikleriyle bir arada olsun. Kolu kollarına değsin, gözü gözlerinin içine baksın. Lafları birbiriyle başlasın. Nesi varsa, bölüşecek biri olsun; nesi yoksa, bulup getirecek biri olsun. Bu birileri az ama öz olsun. Bazıları dünyada tek olsun. Sevgisinin tamamını harcasın. Harcasın ki, ona büyük bir miras kalsın. Sevmekten bıkıp usanmayacağı biri olsun. Onun yeri ayrı olsun. Onu soysun, başucuna koysun ama yalan uyandırmasın. O her şeyine, her haline tanık olsun. Duyguların hepsi onda olsun. Kalbi buna teslim olsun.Bütün şarkılar onu anlatsın. Aşık olsun, sırılsıklam olsun. Kurumasın. Yapmaktan bıkıp usanmayacağı bir işi ols

Bahar

Bilmediğim bir şeyler var havada. Asla anlayamadığım ve anlamaya çalışırken büyüdüğüm. Hayat adil değil,en azından bunu biliyorum. Biliyorum da, her seferinde adalet bekliyorum. Denge bekliyorum, bir şeylerin belirli bir şekilde gitmesini bekliyorum. Çok fazla ümitleniyorum. Umut bir hastalığa dönüşebiliyor bazen, korkuyorum. Kokular nasıl da etkiliyor bizi.. Sesler nasıl da etkiliyor.Kuşların sesi baharda nasıl tanıdık oluyor da, kışın şaşırtıyor insanı. Ve ister istemez, geçmiş günlerden birini seçiyorsun, bugün öyle gibi oldu diyorsun,sonra şu günkü gibi koktu, ve kuşlar o gün de böyle ötmüşlerdi. Sadece insanlar değişiyor sanki. Sadece düşünceler ve bakış açıları değişiyor. Empati kurabilenler değişiyor. Bilince insan karşındaki ne hisseder, işte ancak o zaman tanıyor kendisini. Hayatıma böyle şeylerle değişebildiğim ve empati kurabildiğim insanlar girdikçe daha da huzur duyuyorum.Öyle ki yaşamak sanki böyle anların toplamıymış gibi geliyor bana. Adaletsizliği unuttuğum za