Kayıtlar

Ağustos, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ara söz

Ne zamandı hatırlamıyorum; - H avada bulut yokken, dünyanın döndüğünü anlamak ne kadar zordur. Oysa bulutlar varken, birini takip etmek bile yeter. Durağın demirlerine yaslanmış servisi beklerken, başımı kaldırdığımda beni karşılayan manzaraya verdiğim ilk tepkiydi bu. Sonra,o anda diğer insanların ne düşünüyor olabileceğini tahmin etmeye çalıştım. Böyle pek de önemi olmayan, ama ayrıntılarla dolu düşüncelere kapılıp kapılmadıklarını merak ettim benim gibi. Düşünmenin sınırı yoktu ne de olsa. O güne kadar düşünülmüş tüm kıyı bucak düşünceleri hayal etmeye çalıştım. Biraz sonra servis geldi. B iriyle anlaşmanın bin bir türlü hali var. İsmin halleri gibi. Kimileri huzurla karşılar varlığını, kimileri telaşla. Biz nasıl bir bünyedeyiz evvela bu da önemli. Yolda giderken işte tam da bunları düşünüyordum. Servis hızla ayrılıyordu ve tam o sırada insan kalabalığının arasına karışıyorduk; bir servis dolusu insan daha.Huzurla anlaşabildiklerimi düşündüm. Neşeyle ve coşkuyla anlaşabi...

Dönüş - 2

Yıllar önce duyduğun sesleri, kelimeleri kokuları ve yer taşlarını, koltukları, köprüleri ve evleri tekrar görmek. Değişip büyüdükten, kendini biraz daha anladıktan sonra geri dönmek. Bunlar belki hep böyle devam edecek,Buraya her gelişimde,  o uzun uzun geçen 11 ayı hatırlayacağım. Hiçbir turistin, hiç bir ev sahibinin hissetmeyeceği şekilde. Ve belki de kendimi her seferinde daha da iyi tanıdığımı zannedeceğim. Oysa yapabileceklerimizin sınırı çizili değildir. Biz hayatla el ele verip belirleriz bu çizgileri. O yüzdendir ki, asla bitmeyen bir yolculuktur içimizdeki. Sanırım ikisinin kesişimi yıllar geçtikçe arttığı için, kendimi daha iyi hissediyorum her gelişimde. Ankara'nın ışıkları beni nasıl karşılıyorsa, Belçika'nın tarlaları, küçük, yan yana dizilmiş evleri de beni öyle karşılıyor çünkü.Ben onları her zaman göremiyorum ama onlar her geldiğimde geçmişimi hatırlatıyorlar bana. "Hayat kısa, kuşlar uçuyor.."* 19.07.2013 *Cemal Süreya

Ses

---3 Konuşmak güzeldi, iç seslerimizle, dış seslerimiz bir şeyleri saklıyordu çünkü. Biz "iç" sesimizi dinlerken daha çok bizdik. Sen bana bir gelsen ben sana on giderdim. Gelirdin de oysa ki ama işte gidişler vardı hep aklımda. Yaşamak deneyimlerle şekillenirdi ya zaten, o yüzden ben yine hep üzülen, o çatırdama sesini ilk duyan, unutulan olurdum. Şimdi kendimi ilk kez bu kadar bırakmışken bir şeylere, bilmiyorum ne olacak. Ya da biliyorum ama unutuyorum. Pardon, hatırlamıyorum, hatırlamamak unutmaktan daha kolaydı, bir filmde duymuştum. 19.07.2013

Soru

---3 Bir insanı sevmek ve onunla anlaşmak için ortak noktalar mı , onunla ayrı düşülen noktalar mı ön plandadır? Bu sorununun doğru cevabınının olmadığına emin gibiyim. Edebiyat derslerinde " Doğru cevap yok, yorumlamanız yeterli" denen sorulardan bu da. Ama işte anlamaya çalışıyorum, hangisi ağır basıyor, hangisi önemli... 19.07.2013

Trende

--2 Yalnızca kendi dünyanın en büyüğü olmadığını anlamak için çıkmak gerek yaşadığın şehirden. Başka şehirler, seni aynı hikayeyi çok farklı bir şekilde yaşayan, aynı dili konuştuğun insanlara götürür. Başka ülkelerse, sadece insan olmanın temel özelliklerini paylaştığın, hayatı tamamen/ kısmen farklı algılayan, farklı dili konuşan insanları anlamana yardımcı olur. İnsan olmanın temel özellikleri, en yalın, en salt haliyle yaşamak, yemek içmek,sevmek özlemek, gülmek,ağlamak ve ölüm ve diğer insana dair duygular... Oysa-biz kabul etmesek de- yalnızca biz varız sanıyoruz çoğu zaman. Dünyamız büyükçe, sorunlarımız da büyüyor. İşte sırf bu yüzden, bazen kalkıp gitmek gerek yaşadığın şehirden. 19.07.2013

Dönüş -1

Gitmek, dolaylı ya da doğrudan kendini ve bilmediklerini tanımaya yardımcı olur. Her yolculuk ister gitmek istemeyin, ister koşa koşa gidin, biraz kendimize de yapılır. Attention Please, THY'nin 2013 sefer sayılı uçağına hoş geldiniz diye başlıyor anons... --- 1* Bu sabah telefonumda 3 cevapsız arama, 1 mesaj ve 34 watsap mesajı ile uyandım. Gece beklemiş, gelirsin de son bir kez sohbet ederiz diye ümit etmiştim. Unutmaya, daha doğrusu hatırlamak istememeye öyle meyilliyiz ki, işler yolunda gitmediğinde, önceki şanssızlıklarımızı çoktan hafızamızdan silmiş oluyoruz. İşte ben de ümit etmiştim ama, şans bu ya, işler yine yolunda gitmemişti. -- 1** Ve biz, ben her umutsuzluğa kapıldığımda yeniden konuştuk, gerçekten içindeydik, uzaktaydık ama yine de devam ediyorduk. Duygular bir engele rastlayınca galiba insan daha çok kullanıyor yazma eylemini. Ya da hep yaşanmamışlıklar, acılar  ve umut edişler yazdırıyor insana. Çünkü mutlu anlar zaten yaşanarak yazılıyorlar hayat...

Hello World

O kadar çok cümle es geçtim ki bu güne kadar, bugün bu yazıyı yazana kadar. Bazen hiç beklemediğim bir anda geldi kelimeler dilimin ucuna. İnsanın bir not defteri olmalı ruhunda, elinde taşırsa kaybolur diye, ama işte, yapamadım. Yollardan, uzaklıklardan dolayı mı bilinmez,hepsi geldi geçti zihnimden sadece. Belki zamanla hepsini toparlar, adam akıllı bir şeyler yazarım. Uzun yolculuklar ne kadar şey katıp ne kadar şey götürüyor bizden.Yazılar, ya da aklımıza dökülenler birer tanığı sadece o anların. Onları tutabilirsek ne mutlu biz her şeyi tutmak saklamak isteyen insanoğluna.