Kayıtlar

Aralık, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Requem for 2009

Resim
Akşam oldu yine, ezan okundu biraz önce. Hava karardı, giden arabalar kervanı kıpkırmızı kesilirken, arkalarından gelenler bembeyaz bir ışık hüzmesi getirmeye başladı. Ve işte, insanın kendi kendine koyduğu 12 aylık bir zaman diliminin daha sonuna gelindi. Bugün "Iron lung"umu çekip çıkarmak istedim nedense. Ağır geldi, boğazım, göğsüm rahatsız etti sanki hep. Bir daha geri döndüremeyeceğim bir şeylerin gerçekliği mi yoksa yalnızca basit bir soğukalgınlığımı anlayamadım. Galiba her ikisiydi. İstediğim şeye gelince, sanırım tüm günlerimi en başından yaşamak, bu gün şu ana kadar, yeniden, şu anki gözlerle bakmak her şeye. Acıyı da tekrar yaşamak, sevinci de. Genelde istenen de bu değil midir zaten? Anılar hep tekrar yaşanılsın, güzel günler hep hatırda olsun istenmez mi? Ama, bir şekilde farklı benim istediğim şey, Yeni Türkü' den de yardım alarak; "Başka türlü bir şey benim istediğim..." Şimdi, yılın başından beri dinlediğim tüm şarkıları dinlemek, üşüdüğüm ve sı

52.haftanın izleri.

Yılın 52. haftası , ve son günleri bir yılın daha. Aslında bitmesi hep beklenen ama her geçtiğinde de tüh dedirtip kendini özleten bir yıl daha kayıyor ellerimden. Bir yıl önce bugün neredeydim, şimdi ise nerede ve kimlerleyim.İnsan, hayatının hep sabit bir çarkta devam edeceğine inandırmaya çalışsa da kendini, her yeni gün tıpkı parmak izlerimiz gibi bambaşka oluyor birbirinden. Gerekli noel kutlamaları yapıldı, hediyeler yerine ulaştı ve ben bir sonraki noelde, şimdilerde hayalini kurduğum o yere tekrar gidebilmek için dua etmeye başladım bile.Özlenmiş olduğumu ve arandığımı bilmek beni mutlu etti bunun yanında da. :) Bu akşam hatırladım Hot Chip- Ready for the floor u.. Ne kadar dinlerdim o çılgınları! :)) Her neyse. Bitti. Sınavlarım başlıyor şimdi. Ha gayret. Ha gayret deyince de hep şu geliyor aklıma..." Ha gayret güzelim gayret, geçer elbet, bu yağmur sabret.." Belki de yılın son yazısından, Saluuuu!

The Scientist

"Nobody said it was easy, no one ever said it would be this hard, aww take me back to the start..."

Kalbim, unut bu şiiri*

Her karşı çıktığına burnunun dibine gelen gerçekler gibi, yeniden bakılan tüm o fotoğraflar, anı denizini yeniden dalgalandırmaya yeter. Anı dondurma fikri, (ne kadar iyi olduğu yadsınamaz olsa da) bazen bazı hüzünlerin körükleyicisi oluyor. En azından, benim yaşam tecrübemde. When I don't believe in love, you're too close to me; demiş Dido. Bir de, bu günlerdir elimden düşmeyen Ahmet Telli; Kalbim, unut bu şiiri. *"Uğuldayan ve hep uğuldayan  bir orman kadar üşüyorum şimdi  yanlış rüzgârlar esiyor dallarımda  yanlış ve zehirli çiçekler açıyor  Kanımda kocaman gözleriyle bir çığlık  Su ve ses kadar beklediğim  ne kaldı geride, bilmiyorum  uzanıp uyumak istiyorum gölgeme  ve sarınmak o kocaman gözlerin  uğuldayan rüzgârlarına  Bir acıyı yaşarım ve zehrinden  çiçekler üretirim kömür karası  uçurum kadar bir yalnızlık  yaratırım kendime, atlarım  Anısı yoktur küçük rüzgârların  Yapraklarım yok artık kuşlarım yok  büsbütün vi

Maybe

And when it was time to leave, all the peace on earth, was mine.It was just like he told me to go or he told me to hold his heart.I saw myself on the mirror.Alone but happy.Or maybe the happiest ever.
Hafifçe ısırılmış bir dünyanın ucundayım Ellerim uzanmış üşüyormuşum Acılar yanlızlığımızın ortak aynası olmuş Düşlerde gördüğümüz hep o derin anlam Ben nerdeyim Hangi düş benim Sen nerdesin Hangi roldesin Hafifçe belirmiş bir gülün açışındayım Daha sıcak daha derin bir yerlerdeyim İçimde büyüttüğüm hep o sorular Başka yüzlerde neden Neden anlam buluyorlar Ben nerdeyim Hangi düş benim Sen nerdesin Hangi roldesin.. D.S.S Midem yanıyor. Burnumda bir şeyler tütüyor. Birileri. Yazıyorum. Okuyorum. Gitmek istiyorum, tekrar. Anlamıyorum. Oradayken burayı özleyen ben nereye kayboldu?

SGBV

Deborah: -Adalet uygulanmıyorsa , namussuzluk örtbas ediliyorsa ve inançlarını koruyan insanlar acı çekiyorsa , sizin gerçekliğiniz ne işe yarıyor? Doktor: -Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben.Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim.Ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim...

Balık

Ben bir balıktım.Suyunu seven, öylesine bazen amaçlı bazen amaçsızca gezinen. Sonra, bir gün çıkmak istedim akvaryumumdan. Hayatı daha kuru yaşamak istedim, günler aksın, gitsin diye.Akvaryumuma yukarıdan bakmak istedim, daha iyi görebileyim nereye ait olduğumu diye. Çıktım.Başlarda nefes almak çok zordu. Sonunda, öyle bir şey oldu ki, alıştım kuru hayatın susuzluğuna, başkalığına. Bir yanım akvaryumuma dönmek isterken, diğer yanım öteki hayatın başkalığına tutuldu kaldı. Sonunda düştüm. Suyuma, akvaryumuma hızlı bir dönüş yaptım. Her şey, bıraktığım gibiydi. Susuz hayatın sahip olduğu farklılık, yerini eski hayatımın sıradan tınısına bırakıvermişti. Garip bir şekilde, yine zorlandım nefes almakta. Oysa burası, kendimi bildim bileli benim bir parçam olmuştu.Sonradan fark ettim ki, unuttuğum bir şey vardı. Ben, artık iki hayata da adapte olmuştum gerekli ya da gereksiz tüm artı ve eksilerinden haberdardım bu iki farklı hayatın. Ama aslında akvaryuma aittim ve sonsuza kadar öyle kalacakt

mola

Bir şeylere, birilerine, bir kavrama ya da bir olmayışa sinirim sanki. Her seferinde aynı hislere kapılıp geri dönüşlerime, kendimle çelişmelerime, ve olmasını isteyip de yapamadıklarıma.

Renk

"Ben gecenden geçen bir beyaz geminin Eskimiş hüzün sesiyim Düşün ki ben yolcumla eskiyorsam eğer Neyi anlatır sana rengim? Sana gönderdiğim dalgalarımın sesi Hangi yanına vurur içinin? Yaşam karşı durmaksa yaşanan yalanlara Ben nasıl gecenden geçeyim? Söyle, ben hangi rengimi seçeyim? Söyle, ben hangi bekleyişin nedeniyim?" D.S.S.

Daffodils

Garip. Garip bir duygu. Sanki biraz daha ileri gidince, en kötüsü olacakmış gibi, geri çekilme isteği. Ama, tüm beyin hücrelerinin yorumunun yanında, kalbin karşı konulamaz atışı.Daha önceden bilindik, çok da yabancı olmayan. Öte yandan, ritmi başka, sesi başka. Bu gün pırıl pırıl deneyler yaptık. :) Çabucacık bitiverdi, insan yaptıkça yapası geliyor, seviyorum chem101 labıııı!:D Neyse ki her bölümün kendine göre zorlukları olduğunu kavradım.Genellemeler, insanı yanılgıya uğratabilirmiş. Bu yüzden beklemeli ve görmeli. 30günü geçti bile dişlerime ilk müdahale olalı! 1 ay cepte. Günleri sayıyorum, tıpkı geçen yılki gibi. Mutlu, telaşlı zamanlarda kaybediyorum uçlarını, yorgun sıkıcı zamanlarda ise peşimi bıraksalar diye an bekliyorum. Ve yine, geçen yıldan deneyimle, sayılı gün çabuk geçeçek.Umarım. Bir yerlere geleceği düşünerek ve anı yaşayarak bakabillme arasında bocalıyorum ama galiba. Gelecekte bir gün özleyeceğim yerleri, arayacağım anları, şu anda tipik bir bozukluk veya rahatsız

Maskeler

"Master of Puppets I'm pulling your strings Twisting your mind and smashing your dreams, Blinded by me, you can't see a thing, Just call my name, 'cause I'll hear you scream." Söyleye söyleye, şarkılar mı kalmadı, şiirler mi bitmedi, ama anlatamadı insanoğlu içindekileri bir türlü! Günlerdir yorgunum. Yorgunluk, bir dalga halinde gelip gidiveriyor. Her hafta başka bir yoğunluk sarmışken, dinlenmek lüks geliyor.Neyse ki Aralık'a geliverdik, kışın bitmesine az kaldı.(!) Başlamak bitirmenin yarısı ya, o baabta. Baharı seven insana ne güç beklemek mevsimlerin geçmesini... İnsan zamanla değişmem diyor ama bir yerlerde iplerin hakimiyetini kaybediyor galiba. Bir şeyler ekisiliyor ya da çoğalıyor, bizler farkına varmadan başka bir rengin sahibi oluveriyoruz düşüncelerimizde. 6 kız bir araya gelemedik ama, 5 erli ve 4 erli buluşmalarımızda anlıyorum ki, hepimiz bir yerlerde farklılaşmışız. Ama sonuç olarak ortak bir payda var (eskilerin dey