Kalbim, unut bu şiiri*

Her karşı çıktığına burnunun dibine gelen gerçekler gibi, yeniden bakılan tüm o fotoğraflar, anı denizini yeniden dalgalandırmaya yeter.

Anı dondurma fikri, (ne kadar iyi olduğu yadsınamaz olsa da) bazen bazı hüzünlerin körükleyicisi oluyor. En azından, benim yaşam tecrübemde.

When I don't believe in love, you're too close to me; demiş Dido. Bir de, bu günlerdir elimden düşmeyen Ahmet Telli; Kalbim, unut bu şiiri.


*"Uğuldayan ve hep uğuldayan 
bir orman kadar üşüyorum şimdi 
yanlış rüzgârlar esiyor dallarımda 
yanlış ve zehirli çiçekler açıyor 
Kanımda kocaman gözleriyle bir çığlık 

Su ve ses kadar beklediğim 
ne kaldı geride, bilmiyorum 
uzanıp uyumak istiyorum gölgeme 
ve sarınmak o kocaman gözlerin 
uğuldayan rüzgârlarına 

Bir acıyı yaşarım ve zehrinden 
çiçekler üretirim kömür karası 
uçurum kadar bir yalnızlık 
yaratırım kendime, atlarım 
Anısı yoktur küçük rüzgârların 

Yapraklarım yok artık kuşlarım yok 
büsbütün viran oldu dağlarım 
ezberimdeki türküler de savrulup gitti 
ömrümün karşılığı kalmadı sesimde 
sesimde yalnız ormanların gümbürtüsü 

Yanlış, daha baştan yanlış 
bir şiirdi bu, biliyorum 
ve belki ömrümüzün yakın geçmişi 
bu kadar doğruydu ancak, kimbilir 
Kalbim unut bu şiiri.."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Walking through

Kesfedilmemis Element

No Screws Loose