Kayıtlar

Temmuz, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ve.. Tatil!

Bir süre nefes almak lazım. Bir süre uzanmak lazım güneşe. Tüm sırlarını vermek kumlara, Ve özlemek ölesiye. Bir süre dalmak lazım derinlere, Balıklarla şarkı söylemek lazım. Geceyi sabahla yakınlaştırmak, Ve özlemek ölesiye. Birazcık uzaklaşmak lazım, Yorucu şehir rüyalarından, Daha temiz, daha renkli hayaller kurmak lazım, Ve özlemeyi unutmadan. Gittim ben. :)... Tatile. :)

Karmaşık

"Seni sevmiyorsam sevdiğimdendir. Yaşamın iki ağzı vardır çünkü Bir sözcük bir suskunluk rüzgarı olabilir Soğuktan pay alabilir ateş Seviyorum seni sevmeye başlamayı, Sonsuz bir sevgiye çıkmayı. Sonsuz kılsın diye sevgimi. Başlamadım daha sevmeye seni Seviyorum ve sevmiyorum seni Bir elim mutluluğa uzanıyorsa Öbür elim hüzünlü bir gelecekte Sevgim iki kat seni sevsin diye, Sevmezken seni sevmem Severken sevmem o yüzden."

Anladım ki...

"...Z ira o an anladım ki o bir cnbc-e, ben ise flash tv 'ydim. o "ustalara saygı kuşağı" ben "türkü bacı" programıydım. o anda ilişkiyi kafamda bitirip, çökeleğimi bulgurumu alıp eve geldim... " umut sarıkaya

Paylaşım**

Unutma hakiki erkek, yüzlerce erkekten meydana gelir. Zaten bir zaman sonra, yüzlerce erkeğin sana verebileceğini, bir erkekten beklemeyecek kadar olgunlaşmış olacaksın sen de... Bir kadının aradığı o bir tek erkek,... Devamını Gör her zaman için hayali bir varlıktır. Hiç olmamıştır.... Her erkekte, aradığın erkeğin yanlızca bir parçasını bulursun. Gerçek bir kadın için, gerçek bir erkek, Allah gibidir, her yerdedir, ve hiçbir yerdedir. Aşk da budur zaten! Başka bir şey değil. Aramaktan vazgeç demiyorum, bulmaktan vazgeç... Kadınlar ağlamak için bir erkeğin omzuna ihtiyaç duyarlar... Ama başı dolu kadınlar, erkeğin omzuna ağır gelir... Erkekler kadında kontrol edilebilir zekâ, kontrol edilebilir başarı, kontrol edilebilir yetenek ister. Yani kadının sahip oldukları, erkeğin kontrolünü aşmaya başladığında ilişki biter... Murathan Mungan

Midem

Sonra, İçimde sanki bir haftadır tuttuğum ve düşündüğüm her şeyi Bir anda karşımda, Lavabonun küçük deliklerinden Akıp gitmeye çalışırken gördüm. Midem kalktı.Gitti.

12 Temmuz Anıları.

Bugün yazmak gerek. Bugün güzel bir gün çünkü. Tüm sıcaklığına ve geride bıraktırdıklarına rağmen. Bir yıl önce bana yaşattıklarına rağmen. Güzel bir gün. Tam da bir yıl önceydi benim için zorlu bir yılın başlaması. Kolay olmayan, yine acıtan, yine yakan bir yılın... Aslında bunu bilerek yaşadım, ama kolay olmadı yine de kabullenmek. Şimdi, tam bir yıl sonra daha dingin hissediyorum kendimi. Götürdükleri kadar getirdiklerini ve getireceklerini de görmeye çalışıyorum hayatın. Biliyorum kolay olmayacak gelecek de. Her bu gün geldiğinde o günleri hatırlayacağım biraz daha. Daha da üzüleceğim geçmişin geçtiğine. Anılar silikleşmeye başladığındaysa, Hiç gitmemiş gibi hissedeceğim gurbete, Aslında bir rüya görmüşüm gibi olacak. Bir yıl daha geçecek ve yaşlanacağım. Bilmeden zamanın nereden gelip nereye gittiğini.Asla öğrenemeden geçecek. Artık daha kısa cümleler kurmasam da, sevdiklerim ve sevmediklerimin yanımda olduğu bir gerçek. Ve her yeni günde biraz daha dinginleştiğim. Tabi hayatıma g...

Can-veren-su

Günler geçer ve ben, İlk canı veren su gibi, Günler geçer ve ben, Akarım kendi içime yeniden.

Boğaz takıntısı.

Boğazıma takılan garip bir duygu bu. Aslında hep yaşadığım ama zaman geçtikçe daha da şiddeti artan. Düşündüren, düşündürten… Unutmak zor evet ama neden aklına kazımak kadar kolay değil? Garip bir huzursuzluk mu olmalı hep elde kalan en sonunda? Neden boğazımda düğümlenmeli hüzün?...Tam ortasında. Birini hep aramak ve bulmaya çalışmaktan mı ibaret hayat? Ya da sadece bana mı böyle davranıyor? O birini buluyorum hep aslında. Tam olmadığına kanaat getirdiğim anda geliyor. Üzerinde çok konuşmuş oluyorum sonra, bitmiyor… Bitmek bilmiyor çünkü sonu hiç bir zaman gelmiyor. En güzel hayaller tam tepeden birer birer intihar ediyorlar. Kanlar yayıldıkça rengi soluyor ruhumun, beyazlaşıyor her seferinde. Sonra birileri kan veriyor yine ve sonra yine hep aynı döngü… Kaybetmek mi yoksa hiç bulamamış olmak mı daha acıtıcı? Bilmiyorum Henüz farkını ayırt edemedim. Şimdilerde kendimi, yüksek bir düşüşün uçurumuna hızla itekliyorum. İstekli değilim her zamanki gibi, ama yapacak bir şey yok sanırım. O ...

Hikayem.

Haydi, kabul et artık. Sen yaklaştın önce bana. Başını omzuma dayadın ve ben, En sevdiğim hikayeyi anlattım sana. Kabul etmeliyim, Öylesine çok istedim ki anlatmayı, Gözlerinin bu kadar yeşil olduğunu Hikaye biterken fark ettim. Sen başını omzuma dayadın. Ben gözlerimi kapadım. Gözlerin durdu karşımda, Sana en sevdiğim hikayeyi anlattım. Susmak kolay geldi ikimize de, Tam sonlarındaydı sanki, Kafana bir soru takıldı. Sormanı bekledim, Sormadın. Kabul et artık. Gözlerin yeşildi ve sen Belki de, Hikâyemi tamamlamak için omzumdaydın. 09/07/10

Su ve dalga

Saçlarımın dalgası, gitmek üzere. Bir hikaye yazarsam eğer, hayat uzunundan olan ama. Birazdan tamamen kaybolurken dalgalar, Ellerin izi de tamamen silinecek üzerinden. Su akacak ılık ılık ve Birbirine değmiş iki hayatın da izi kaybolacak. Aynı zamanda yola çıkan ama, Birbirinden tamamen farklı. Ufak bir an ilerleyecek boruların içinde, Su alıp götürecek hepsini derinlere. Yeni bir hikaye yazılsın diye. Daha güzelleri olsun diye.

Yeşil.

Yeşiller bana baktılar. Yeşiller hep vardılar. Yeşiller gülümsediler. Yeşiller sustular. Gülen gözlerdi sanki gördüklerim, Bir hayalin gerçek oluşuna inanamamak ya da, Elini uzatsan orada gibi olması. Ya da en basitinden, Hiç biri. Mutlu olmuş bir havaydı hissettiğim, Çiçeklerin kokusu vardı ardımızda, Korkmak çok fazla şey götürecek olsa da, Devamını bekledim yeşillerin. Yeşiller geldi, Yeşiller güldü. Yeşiller seçmekte özgürdü.