Boğaz takıntısı.


Boğazıma takılan garip bir duygu bu. Aslında hep yaşadığım ama zaman geçtikçe daha da şiddeti artan. Düşündüren, düşündürten… Unutmak zor evet ama neden aklına kazımak kadar kolay değil? Garip bir huzursuzluk mu olmalı hep elde kalan en sonunda? Neden boğazımda düğümlenmeli hüzün?...Tam ortasında.
Birini hep aramak ve bulmaya çalışmaktan mı ibaret hayat? Ya da sadece bana mı böyle davranıyor?
O birini buluyorum hep aslında. Tam olmadığına kanaat getirdiğim anda geliyor. Üzerinde çok konuşmuş oluyorum sonra, bitmiyor… Bitmek bilmiyor çünkü sonu hiç bir zaman gelmiyor. En güzel hayaller tam tepeden birer birer intihar ediyorlar. Kanlar yayıldıkça rengi soluyor ruhumun, beyazlaşıyor her seferinde. Sonra birileri kan veriyor yine ve sonra yine hep aynı döngü…
Kaybetmek mi yoksa hiç bulamamış olmak mı daha acıtıcı? Bilmiyorum Henüz farkını ayırt edemedim.
Şimdilerde kendimi, yüksek bir düşüşün uçurumuna hızla itekliyorum. İstekli değilim her zamanki gibi, ama yapacak bir şey yok sanırım.
O gözlerin bir şeyler getireceğini biliyordum. Bilmek yetmiyor ama. Devamını tayin edebilmekte asıl mesele.
Aşk nasıl da kırılgan,
Sus dedim ama olmadı
Kalbimden ismin geçti ah,
Kimseler duymadı… “

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Walking through

Kesfedilmemis Element

No Screws Loose