Mürekkep

-Uzun gecelerden, ıslak gecelerden-
 
Hayat üzerine söylenen cümlelerin yarısı doğru yarısı yanlıştır. Yarısı doğrudur, çünkü bizler de yaşamışızdır onları, başarısız ya da yetersiz olmanın verdiği eksiklik duygusu, çok sevilen birini kaybetmek, ya da bir aşkı unutmak zorunda olmanın o kalp kıran burukluğu. Geri kalan yarısı da yanlıştır o cümlelerin, çünkü henüz tatmadığımız duygulardır onlar. Her ne kadar okusak da, hak versek de asla bilemeyiz; ancak günü geldiğinde doğru olurlar bizler için. En sevdiklerimizi madden ve manen kaybetmek, duyu organlarımızı yitirmek, yeni doğmuş bir bebeğin gözlerinin tam içine bakabilmek, ya da birini sırf seviyoruz diye ondan vazgeçmek. 

Hayatın öyle gözükse bile asla lineer olamayacağı.

Acıların en büyüğünün bile şiddetinin bir gün geçeceği, ama unutulamayacağı.

Öyle ya da böyle. Hayat üzerine söylenen  tüm sözler herkes için olmasa bile bir kişi için de olsa gerçek olur. Ve herkes, kendi kalemiyle başkasını mürekkep olarak kullanır, hayatını yazar işte. Hepsi budur.

Cümleler dizilir, özneler değişir, yüklemler tepetaklak gelir, gizli özneler girip çıkar.Nesneler aynıdır belki ama cümleler farklıdır. En çok benzeyenler bile farklıdır. Çünkü her mürekkebin kağıt üzerinde bıraktığı iz farklıdır.

Lekesiz aklın sonsuz gün ışığı. Hatıralarımızı sildirmek mümkün olsa yapar mıydık? Söylemesi kolay gelse bile geçmiş olmadan nasıl görebiliriz ki şimdiyi?

Keşke yalnızca tüm yaşadıklarımızı objektif olarak görebilme yeteneğimiz olsaydı. Gördüklerimizi tarafsızca idrak edebilseydik. Unutmasaydık ama en azından huzurlu olabilseydik.

Hayat üzerine söylenen tüm cümeler külliyen yalan. Biz yaşamadığımız sürece her şey mümkün, bütün bu cümlelerin tersi de. Biz yaşadığımız sürece de her şey bir rüya aslında.Bir gün mutlaka uyanmak üzere yattığımız geniş yorganlı yatağımız...

Mayıs '14

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Walking through

Kesfedilmemis Element

No Screws Loose