Kaos

Uzakları düşünebiliyor olmak, yakını bize daha da anlamlı kıldırır. Oysa uzak da en fazla yakın olabilir zamanı gelince. Gitmek illa ki bir şeyleri unutmak anlamına gelmez,  başka bir yarım kürede, aynı ayda başka mevsimleri yaşarken de insan, bir öğleden sonrası kahvesini anımsayabilir.

Hayat biraz da geride bırakabildiklerimizle alakalıdır belki de. Sadece bütün detayları tam olarak anımsamadıkça o görünmez, karmaşık ipler çözülebiliyor sanki. Bizi dizginlerimizden ayırıyor. Tabii geride bırakabilirsek.

Şimdilerde yapraklar nasıl bırakıyorsa kendini, biz de öyle işte. Nasılsa bir gün yeniden çiçek açacağımızı bilerek. Çiçeklerimizi severek.

----

Çoğunluğun idrakına varamama hali, insanı içinden çıkamayacağı bir boşluğa sürüklüyor, hepimiz, aynı renklerin farklı tonlarında, aynı ayın farklı mevsimlerinde dönüp dolaşıp aynı şeyleri yaşayarak  yok olup gidiyoruz. Ama bunun nedense çoğu zaman farkında bile olamıyoruz...

Basitle karmaşığın birbirine dahil oluşu. Gündüzle gece arası, sabah ve akşam olmak üzere iki kez tekrarlayan, turuncuyla buz mavisi karışımı o renk.

Kendi kaosumuzun başrolü için, nedense hep çok genciz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Walking through

Kesfedilmemis Element

No Screws Loose