Kayıtlar

Eylül, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Just a spark

"Will that look be your only reply you lower your head in reply here it is white and full like a pale ghost across the sky and here it is crescent like a dagger from your heart into mine here it is just a spark to shine..." just a spark-songs ohia Hayatın tüm stresinin arasında 2:20 lik huzur.

Trouble is a friend!

"Lenka-Trouble is a friend "ne kadar güzel bir şarkıdır (=. Sanki gerçek kabullenilmiş de yazılmış gibi. "He" demiş trouble'a ! Orijinal bir kliple birleşmiş bir de tam olmuş ayrıca! Şarkıyı da aldım bilgisayarıma jeplaaa :) Dinle dinle, Cansu dinleee... :) trouble is a friend yeah trouble is a friend of mine oh oh.. http://www.vimeo.com/2423631

Ampelman

Resim
Yorgun bir cuma öğleden sonrası. Cuma günleri bazen çok güzeldir. Bugün fark ettim. 0,50 miyop sol gözümün de yardımı ile, 134 rakamını arıyordum durakta.Sıcak bunaltıcı olmakta, otobüs gelmemekte kararlıydı. Sonra, birden karşıdan zayıf ve uzun bir adam belirdi. Bana doğru yaklaşıyordu gittikçe. Gözlüklü kafası önünde ve düşünceliydi. Ama ne adamın kim olduğu, ne de neden öyle düşünceli olduğuydu beni ilgilendiren. Üzerinde gördüğüm tişört, beni yeterince o duraktan almış, Nisan 09'un (yine sıcak olan) dört güzel gününe götürüvermişti. Tişörtün ön yüzünde yukarıdaki resimde solda bulunan "Ampelman" -Berlin'in ünlü nam-ı diğer trafik ışığı adamı :) - arkasında da sağdaki şekli vardı. Adamı bir süre "Alman mı acaba?" diye süzdüm ama sonra onu soracağıma kendimi anıların tatlı kucağına bırakıverdim! Ne güzeldi o 4 gün! Bir başkenti keşfetmenin verdiği mutluluk, özgür olmanın verdiği oksijen bolluğu ile karışmıştı birbirine.. Hava bahar, insanlar mutlu, ha

Badem şekeri

Resim
Bugün hava soğuk ve bir de badem şekeri var bu gün havada. Beyaz badem şekeri. Badem şekeri zaten beyazdır. Hava ise soğuk. Ama önce tavuk suyuna tavuk yemeği. Yanında patates. Hem de haşlama. En sevdiğim. Sonra fındıklı çikolata. Sonra badem şekeri. Arada bir tane de elegant belki.Vişneli. Ama önce Tolstoy; "İnsan ne ile yaşar?" Önce okumak, sonra yemek. Yemek yemek. Bayram şekerleri sonra. Kimya çalışmak. Kocaman General Chemistry kitabı ve şekerler. Soğuk hava. Bulutlar ve yağmur. Badem şekeri ve çalışmak. Bir salı günü ve bayramın son günü. Hala çocuk olmak .

İnsan Ruhu

Resim
Can you see the human spirit? Is there emptiness inside Can you see the human spirit? Is there loneliness inside? ... And with my heart in my hand And with my hand upon my heart And with my heart in my hand It's not like we planned... Evet, korkarım benim planladığım gibi değildi bir çok şey. İnsan ruhu her şeye sahipti ama bizler öncelikli olarak istediklerimizi göremeyince daralıyordu çember. İnsan vahşiydi, insan anlayışsızdı. Benim için güzel olan tüm değerler bazen birinde can buluveriyordu bazense o değerlere akla hayale gelmeyecek uzaklıkta insanlarla karşılaşıyordum. Kolay değildi, hayat; toz pembeden bir anda her rengi barındıran bir renk cümbüşüne dönmüştü benim için. İyilik ve kötülük ruhun beslendiği iki önemli kaynaktı. İnsanın karşısına ikisi de çıkar, insan, ikisi kılığına da kolayca bürünebilirdi. Şimdi kendime kendi masalımı anlatıyor, kendi masalımı garip hislerle dinliyorum. Masalı yaşamak hiç de kolay olmamışken, dinlemek daha da zor geliyor ama alışıyorum yavaş

Bayram Günü

Eveet.. Eller öpüldü, paralar toplandı, şekerler yendi..Geçen yıl burada olamayışımın acısını çıkarmaya yönelik olmasa da, bayramın ilk gününün tadını çıkarmaya çalıştım bugün. Geçen yıl bu zamanlar, oysa, farklı şeylerdi gördüğüm ve deneyimlediğim. En karanlık sabahlardan sonra geldiğini keşfetmiştim sıcacık güneşin. En gölgeli yer, en serindi. Hayat karşıtlıklarla doluydu ve onun sana nasıl döndüğü genelde senin ona olan tutumunla ilgiliydi. Bu akşam bir de ne göreyim! Brezilya'dan bir mail! Hem de en sevdiğim arkadaşlarımdan birinden! Gel de yaşadığın tüm güzellikleri gözünün önünden film şeridi gibi geçirme..Kahkahalar, tren yolculukları, partiler, dedikodular ve onunla yaşadığımız tüm güzel anların kısa bir özeti. Sanırım, o zaman iyiydi aram hayatla. Şimdi, derslerin derin denizini adımlarken, böyle bir karşılık almak (belki çok da büyük bir olay değil ama) yaşadığım tüm kötü anları unutup mutlu etti, gülümsetti. Sao Paulo, bayramın kutlu olsun!

Iskalama lüksü ve diğer şeyler üzerine.

Resim
"Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Sen kendini paralarken o bahaneler bulmaya hazırdır.Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karşılaşabilirsin.Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz. Sen,"Ama senin için sunu yaptım" derken o,"şunu yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın. Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın."Peki o ne yaptı "deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine enge

Geluk..ya da Mutluluk..

Verliefd op kleine dingen, Geduld hebben en alle tijd Vriendschap en genegenheid, Dat is geluk..! Christina, Belçika'nın bana kazandırdığı iyi insanlardan biri, bana bu sözlerin olduğu bir kartpostal vermişti gitmeden önce. Sözcükler, yıl boyunca yaşadıklarımın bir özeti gibi, hızla ve yüzümde bir gülümsemeyle akıverdi okurken. Bununla da kalmadı christina, bana civciv verdi, kitap verdi ve en önemlisi arkadaşlığını verdi... Türkçeye çevirince, büyüsü bozulacakmış gibi geliyor, yapmayacağım o yüzden.E kardeşim neden koydun bunu buraya derseniz, deyin efendim bu benim blogum, paylaşmak istedim!(:

Bazen her şey garip görünür- Merhaba!

Sometimes everything seems awkward and large imagine a Wednesday evening in march future and past at the same time I make use of the night start drinking a lot although not ideal for now it's all that I've got it's nice to know your name You don't know you don't know you don't know anything about me... Milow-You Don't Know Aslnda benim hakkımda hiç bir şey bilmiyorladı, beni tanımıyorlardı, yalnızca adımı biliyorlardı evet tanışmıştık ama o kadar zaman yetmezdi ki.. Bu şarkı, ne de güzel bir şarkıymış aslında..Neden sonra, (mart ayına gelmeden neyse ki) keşfettim. Belki de söyleyenin bir zamanlar benimle aynı hisleri paylaşmış olmasından kaynaklı bir rahatlıktı içimde şarkıya uyanan. Sonraları takılır oldu ağzıma. Atthea'nın benim için indirdiği versiyona vurulmuştum.Hızlı versiyoununu duyunca üzülsem de birazcık, hala telefonumda benimle duruyor bu şarkı. Merhaba.