İyilik Sağlık


Ellerim soğuk. Alnım ateşler içinde. Kelimeleri toparlamak zor yani, parmaklarımın ucunda oynatabilmek çok güç. Bulutlara bakıyorum, bembeyaz kar küresi gibi yükseliyorlar tepemde. Bir kuş geçiyor, martı değil kesinlikle, kırlangıç ya da güvercin. Süzülüyor beyazlıklar içinde. O biliyor neler döndüğünü bulutların içinde. Öyle ki sanki kardan ilk kez gerçekten ayakkabının bıraktığı iz gibi bir iz bırakacak neredeyse. 2 tane parantez.
          Mahallenin taksisi dönüyor işte köşeden şimdi de. Ezan okunmaya başlandı bile, artık herkes yavaştan geçiyor evine. Birileri arabaya biniyor, köşede park etmiş arabaya çarptı çarpacak, içinden kesin küfrediyordur neden burada bıraktın bunu be adam diye. Ya da umursamaz, yetişmek zorunda olduğu yeri, kişiyi, an ı düşünüyordur.
Sonra bakkalın oradan bir anne ile bir çocuğu dönüyor. Annenin bir elinde ekmeği, bir elinde oğlu sessizce yürüyorlar evlerine. Çok zaman geçmiyor tahmin ettiğim şeyi yapıyor anne, tahmin etmediğim bir biçimde. Ekmeği çıkarıp ucunu koparıyor, atıyor ağzına bir güzel. Çocuğundan habersiz. Ah diyorum, çocuğa da verseydin ya bir parçacık? İki ucu yok mu ekmeğin? Sonra belki o da hala bir çocuktur diye geliyor aklıma, belki babası da ona vermemişti küçükken, acısını çıkarırcasına o yüzden attı belki göstermeden ağzında. Onlar gözden kaybolurken dolmuşun tırtırlı motor sesi yayılıyor etrafta. Tüm mahalleden duyulan ve nereden duyulursa duyulsun tanınacak seslerden biri bu. Bir de gece yarısı, kaçta geldiğini tam kestiremediğim çöp kamyonu. Işıklar yanmaya başlıyor yine şehrimde bu bahar akşamüstünde. Bu satırları yazarken donan ellerim, ısınmaya başlıyor şimdi. Hala sıcak hissediyorum içimde, hala yorgunum, hala kırık. Ama daha iyi olacağım diyorum. Daha iyi olacağım bir başka güne…

Yorumlar

Merhatip dedi ki…
Ah yazılarını çok seviyorum ben... Sen yaz ben okuyayım, sen yaz ben okuyayım...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Walking through

Kesfedilmemis Element

No Screws Loose