Karahindiba




Bir karahindibayı üflerken, bir karahindiba yalnızlaşırken, uçarken tüyleri, gökyüzüne karışırken.

Karmaşık hikayelerin elbette ki karmaşık kahramanları olur ve herkes kendi hikayesinin en karmaşığı olduğuna neredeyse emin gibidir. Oysa bazen iki kaybolmuş insanın yollarının kesişmesi kadar basit bir hikayedir gerçekte olan.

Yalnızlığımızı çıkarıp bir köşeye asmak ne yazık ki pek mümkün olamıyor, bir daha hiç duyulmayacak bir sesi hatırlamaya çalışmak ne kadar mümkünse işte belki ancak o kadar. 

Peki ya yazarken deja-vu yaşamak?  Bu ve benzeri cümleleri daha önce de söylemiş olmanın verdiği o tanıdık his. Ah, safi kederle büyüyen çocuklar, biz de gördük onları, biz de büyüttük. Büyütürken biz de büyüdük, bir karahindibayı üflerken, yaşam üzerine pek çok şey düşündük.

Düşünmeden yaşamak gerek bazen, bunu anladık mesela. Kaybolmuş iki kişi, yıldızları seyrederken sadece bunu hatırlamak gerek, o anın pek de var olamayan manasını daha da yitirmemesi için.

Oysa bir yıldız kayarsa eğer, o an her şey bir anlam kazanabilir, ya da bir tilki çalıların ardından sessizce dolaşırsa. İki göz, iki kulak. Hayata bakmak değil de onu görebilmek, bir şeyleri yaşamakla doğru, ve yine o bir şeyleri anladığını sanmakla ters orantılı(ymış). O yüzden ipler gevşek şekilde bir müddet yol alabilmek gerek ve bir süreliğine de olsa unutabilmek gerek tüm o ruh deşenleri.

Çok kez aynı sokaklardan belki de aynı zamanlarda geçmiş, ya da bir karahindibayı aynı hevesle üflemiş iki insanın buluşması bırakalım da yalnızca o yıldızlarla dolu gecede kalıversin.

Rüzgar şiddetle eserken, bir elmayı paylaşsınlar mesela. Yeryüzündeki tüm günahların şerefine. Sonra bir sıçanı takip etsinler gece karanlığında, hızlıca gözden kaybolmasıyla ardından bakakalsınlar.

O zamana kadar ayrı ayrı ne yaşandıysa anlatılsın, anlatılsın ki bir bütün olsun hepsi, ki o zamana kadar kesişmemiş o iki hayatın neden şimdi, tam da orada kesiştiğini biraz olsun anlayabilsinler. 

Ya da iyisi mi boş verelim, hiç bir anlam bulamasınlar yaşadıklarına.

Klişe bir rastlantı filmi gibi olmasın da, gerçekçi bir sanat filmi gibi olsun. Sabah uyansınlar ve geceden kalma ne varsa gecede asılı kalsın, halihazırda aynı yerde asılı kalmış binlerce başka gecenin üzerinde.

Sonra, çokça bir zamandan sonra, bir karahindiba üflensin, ya da bir yıldız kaysın. 

Kim bilir, belki yine hatırlanır.

Fotoğraf: http://hqdesktop.net/flowers-taraxacum-karahindiba-wallpaper-66703/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Walking through

Kesfedilmemis Element

No Screws Loose