Ay çözümlemesi

Yağmurun yağması başka, son damlayı doldurması için yağması ise bambaşka. Neler neler oluyor oysa, ne günler geçiyor, ne sözcükler geçiyor içimizden, biz nelerin içinden geçip geliyoruz. Olmuyor işte, o son damla gelmeden kelimeler doğru sıraya dizilmiyor.

Nisanı devirdik, yine mayısa verdik sözlerimizi. Nisanı silmenin bilinçli bilinçsiz bir sebebi vardı belki de, şimdi düşününce, yazmanın başına oturup da son tarihe bakınca birden bire aklıma geliverdi.

Ölümü bu kadar "kutsal" ve saygı duyulası yapılan şey nedir? Ölen birinin ardından konuşulmaması, ölen birinin ardından yas tutulması ve buna uygun hareket edilmesi ne anlatıyor bize tam olarak?Yaşamla ilgili cevabını anlamaya çalıştığımız şeylerden  yalnızca bir tanesi gibi aslında ölüm ve şüphesiz ki tüm hisler gibi, acının da bulaşıcı olması bekleniyor. Nasıl gülen birini görünce bir süre sonra kendini tutamayıp gülüyorsa insan,nasıl tutkular ve arzular yayılıveriyorsa birbirimizden, acı da bulaşıcı olmalı. Ama öyle olmuyor işte. Bazen kendimizi sevinirken buluyoruz ölüm karşısında. Bazense kurtulmak için dilimizin ucuna gelen o serzenişin baş kahramanı oluveriyor ölüm sözcüğü.

Oysa biz biraz da o anlamsızlık penceresinin bakış açısının ihtiyacı içinde değil miyiz?Her şeyin bir anlamın olduğuna inandırmaya çalışırken kendimizi, önemli insanlar olduğumuza inandırmaya çalışırken-Emrah Serbes'in kalemi ne güzel-biraz da her şeyi olduğu gibi görmeye, büyütmeden ve küçültmeden anlamaya ihtiyacmız var gibi geliyor. Bir histen bağımsız olarak yaklaşmaya çalışmak gerekmiş gibi geliyor bazen, her ne kadar imkansız olsa da. Neticede insanlar doğar, yaşar ve ölür. ( Lise edebiyat hocama selam olsun. ) Bu elbette yaşanan acıları, gidenlerin götürdüklerini, hatıraların birer birer silinmesinin getirdiği o geri döndürülemezlik hissini silmez. Öz olan kayıptır. Var olan birinin bir daha asla olmayacak olmasıdır.Bu hissettikleriyle var olan bizler için ne kadar büyük bir lanet...

Neyse ne diyordum, işte bazı acılar karşısındaki o serzenişlerin, o sevinçlerin aslında insanın hayata biçtiği anlamın darasıyla ilgili olduğunu düşünüyorum. Sahip olduklarımızın, maddi manevi bir sona ereceğini unutmanın, insanı bazen çok korkunç birine dönüştürebileceğini gözlemliyorum.

Hayat, onunla olan bağımızı nerelerde sıkı , nerelerde gevşek bırakmamızı anlamaya çalışmakla ilgili gibi geliyor işte böyle zamanlarda. Ve böyle zamanlarda çok düşünürken buluyorum kendimi, elimde bir bardak çay, bir paket taze bisküviyle.Hayat bazen bu kadar basit aslında!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Walking through

Kesfedilmemis Element

No Screws Loose