Persona gone missing

Asla olması gereken zamanda olmuyor. Ya da belki de, asla olması gereken bir zaman olmuyor. O kadar dağınık geliyorlar ki, o kadar karmaşık ve aslında ne kadar da anlaşılabilir. Çözülemez sandıklarımız kadar zor, ama bir anda kavradığımız her şey kadar da bizi üzen.

Bir şeyi anlamak için verilen çaba ne kadar değerlidir oysa ki. Eninde sonunda hep güzel şeyler anlamak isteriz, eninde sonunda güzel sonuçlar elde etmek, eninde sonunda. Mutlu olmak?

Ama galiba, yaşadıklarımız, nefes aldıklarımız nasıl farklıysa, düşüncelerimiz de öyle evrilir, ve bazen bulduğumuz cevaplar bizi mutlu etmeye yetmez. Aslında sadece o cevaba giden, bizi kendimizle yüzleştiren, bizi dertlerimizden uzaklaştıran o küçük anlara asılıdır ruhumuz. Geri kalan her şey, tüm çözümler ve tüm bitişler birer hayal kırıklığıdır çoğu zaman.

Diyorum ya size, geldiği anda yazabilmek, geldiği anda dile dökebilmek olsa keşke, ama olmuyor. Biriktirdeklimi ayıklayamıyorum çoğu zaman, çok çalışmaktan, çok karıştırmaktan darma duman olmuş çalışma masaları gibi bir şeyler çıkıveriyor ortaya. Her zaman bir kahve duruyor mesela, her zaman renkli bir şeyler süslüyor etrafı. Ufak umut kırıntıları.

Yine de bazen öyle bir an geliyor ki, hani şu  bir şeylerin asla uyuşmayacağından, aranılan bir şeyin asla bulunmayacağından, ya da kaybolan bir şeyin asla geri gelmeyeceğinden tamamen emin olduğunuz anlar. Yapabileceğiniz tek şey fark etmek oluyor. Fark etmek ve yola devam etmek. Anlamak ve dillendirmeden, sessizce var olmak.

Her nefes alışınızın hayal kırıklığı gibi geldiği anlarda neler yapıyorsunuz?

Ben bir şeyler dinleyip unutmaya çalışıyorum.

Yazıyorum.

Memento Mori diyerek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Walking through

Kesfedilmemis Element

No Screws Loose