Tos tos-2


Bu gece "mevsim normal"lerinin altında bir gece. Hatta öyle ki, gece ellerini mevsim normallerinin üzerinden atmaya çalışıyor, yukarıya bakabilmek, bize yukarıyı gösterebilmek için. Ama biz çok kaldık oralarda, altında da çok kaldık. Biz Ankaralılar evet, en iyi biz biliriz mevsim normalini. En ortada olmanın, her yere -bir anlamda- yakın olabilmenin diyeti budur belki de.

O yüzden bu gece mevsim normallerinin üzerine pek çıkası yok kimsenin. Herkes arada kalan yerden memnun, hatta çoğu kimse bu günün hayalini kurmaktaymış bile denilebilir belki. Yok, altını ve üstünü kimse hayal etmez genelde mevsim normallerinin. Orta her zaman iyidir.

Şimdi işte, şu mevsim normali denen şeyin az biraz altında-ortaya yakın-önce gerçek yıldızlar ve sonra odamdaki yıldızların altındaki odamdan yazıyorum bunları. Hayat bazılarına hiç dokunmazken, bazılarını çok acıtabilir. Şimdi başının üstünde yalnızca gerçek yıldızları görenler gelince aklıma, yaşamın adaletinin olmadığına bir kez daha inanıyor gibiyim.

Evet, bir kaç zaman önce ilk duyduğumda bu önermeyi, mantıklı gelmese de, şimdilerde inanıyorum diyebilirim. Adil olmayan şeylerin bizi üzüşü daha hüzünlüdür, çünkü çoğunlukla adaleti yerine getirmek için zorlu bir savaş ve -bazen- kan gerekebilir. Sanırım bu yüzden yüz yıllardır insanların en çok savaş verdiği şey adalet, kimse kabullenmek istemez çünkü dünyanın temelinde adaletsizliğin yattığını...

İşte karanfil kokulu, radyosunda eskiler çalan odamda, yıldızlar altındaki yatağımda yatarken geldi bunlar aklıma. Ağustos, içindeki harfler kadar sıcak başlamamışken, bana dünyanın adaletsizliğini minimuma düşürmek düşüyor sanki...



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Walking through

Kesfedilmemis Element

No Screws Loose