Şemsiye

Yağmur yağarken, sırılsıklam olurken toprak, güneş batarken ve bulutlar terk ederken şehri. İşte karışıklığın alası diye buna derim. Buharlaşan camları temizlemeye çalışırken, aman paçalarım ıslanmasın derken, yalnız ve yalnızca kendimizi düşünürken, yağmur yağar gider.

Bazılarımız şemsiyelerimizi paylaşırız birileriyle. Sormak ne kadar kolaydır aslında birine "gel birlikte duralım" diye. Önemli ya da gerekli olduğundan değil, yalnızca birlikte durabilmenin, paylaşabilmenin asilliğindendir güzelliği.

Eğer herkes tek tek durmak zorunda olsaydı damlaların altında, tek kişilik yapmazlar mıydı onu, akıl bu ya. Ama işte, birlikte yürümek isteyenler için, renk renk boy boy şemsiyeler yapmışlardı. Eğer birlikte yürümeye cesaret edebilirsen...

Neden duramayız peki birlikte yağmurun altında?

Şems- Şemsiye. Yalnızca yağmur damlalarından korusa neyse, güneşten de korumak için yapılır şemsiyeler. Onları güneşten korunmak için hiç kullanmayız, güneş varsa gözlük vardır, şapka vardır. Ama işte, bir arada durmak isteyene şemsiye vardır.

Kolay dedim ama, bazen o kadar da kolay değildir birlikte yürümek. Eğer farklı yollara çizilmişse hayatlar, farklı anlara aitse zaman, bir şemsiyenin altında yürümek imkansız gibi bir şeydir.

Birlikte yürümek istediğimiz, yürüyemediğimiz, bize sorsalar da birlikte yol alsak, aynı yere gidiyoruz nasılsa dediklerimiz bile, bazen bizi görmezler.

Şemsiye büyük olabilir, ama yalnızlık mutlaktır.
Yağmur herkese yağıyor olabilir, ama yollar farklıdır.
İstesek de şemsiyesi altına girip bir arada yürüyemediklerimiz ve şemsiyemizin altına çağıramadığımız herkese..
Yağmur.

Resim: http://www.bengigencer.com/index.php/gunluk-illustrasyonlar/bengi-halleri/semsiye-ve-ego/

Yorumlar

Merhatip dedi ki…
Şu an ki ruh halime o kadar iyi geldi kelimelerin...
:) Ne mutlu bana o zaman :)
Ariadne dedi ki…
ne güzel şemsiyeymiş o öyle :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Walking through

Kesfedilmemis Element

No Screws Loose