Güllü aş.

Bu yıl badem şekeri yoktu.

Belki dişlerim böyle olduğu için olmamıştı, belki bir şeyler değiştiğinden.

Olsun. Ben yine bir bayram niyetiyle yazdım bu yazıyı. Her bayram, adı ağza alındığında aynıdır ama hayat, değişmektedir işte. Sevdiğimiz, bayramlarda ziyaret ettiğimiz insanlar artık burada değillerdir mesela yanımızda olmaları artık mümkün değildir ama biz onların bizi izlediğine inanırız.

Değişim varlığını her seferinde nasıl da kanıtlıyor.. Sanki bir zamanlar ona hiç inanmamışım da acısını çıkartmak istermişçesine gösteriyor elinde olanları birer birer. Daha bir çok şey olacak ama bilmiyorum yaşamadan da bilemeyeceğim neler olacağını.

Bir yıl öncesinde, acılar ve karın ağrılarının tam da ortasındayken yazdığım yazının devamı olsun istedim bu. Ama bayram, artık her yıl biraz daha gerilere denk geldiği içi belki de, ne aynı ruh hali olabilirdi benimki, ne de denk getirmeye çalıştığım zaman aynı olabilirdi. Şimdi bir güllaç tadında yazıtyorum bu yazıyı. Seneye neler olacağını ise tabii ki merak edebiliyorum sadece.

Sanırım insan oğlunun değişmeden geride kalan bir kaç temel özelliği kalıyor geriye, özlemek ve eski zamanlara özlem duymak.

Ben ilkini yaşıyorum sanki. Değişimin ve zamanın hırsını almadan önceki anlara karşı duyulan özlem benimki.

Bu yazı altında eski bayramlara.

Güllaç güzel olmuş yine de ama.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Walking through

Kesfedilmemis Element

No Screws Loose