Aylardan Nisan.

Yaşıyorum.

Uzun bir tünele girmeden önce, sessizlik zamanlarını yaşıyorum. Hayatım birkaç güne kalmadan yine o karmaşık telaşenin içine sürükleyecek beni. Kalabalıklar içinde koşacağım bir yerlere, güleceğim, sinir harbine gireceğim ve vesaire.

Sanki kahve falı çıktı bahtıma. Uzun zamandır hayatta geçirdiğim en güzel zamanları yaşadım şu iki üç haftada. İnsan nasıl da farkına varıyor mutluluğun ya da mutsuzluğunun bir anda? Sanki illa dozajının değişmesi mi gerek ki bir şeylerin, anlayamıyorum neden başka zamanlarda da farkında olamadığımı.

Gülümsüyorum. Garip bir uyuşukluk bu. Sonunda bambaşka bir sıfata giden uzun bir tünel bu. Ya da kısa. Belirli belirsiz, içine sığabileceğim kadar.

Yaşıyorum.

İnsanın istediği -hayal ettiği- hayatı yaşamıyor olması, hali hazırda yaşadığı hayatın onun için en iyisi olmadığı anlamına gelmeyebilir. Bazen bunu düşünüyor, nefes alıyorum.

Bazen de ruhunun aynaya bakınca aslında başka bir bedene, başka bir görüntüye ait olması hissi rahatsız ediyor insanı. Biraz zaman alır alışmak, ama elden bir şey gelmez çoğunlukla.

Yaşıyorum sonra işte, bunları yazıyorum, uyuyorum,uyanıyorum. En güzel zamanlarımız-belki de- bir telaşe ile akıp gidiyor.

Fark ediyor, üzülüyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Walking through

Kesfedilmemis Element

No Screws Loose