Mutlu aşk yok (mudur?)

Üst üste gelen şeyler bir olaya olan inancınızı arttırmalı mı arttırmamalı mı bilmiyorum. Ama tatil başladığından beri izlediğim filmlerde, bir "mutsuz son" furyası ile karşılaşmış bulunuyorum. Günümüz aşkları belki de mutsuzluğu bambaşka şekillerde yaşıyorlar, uzman değilim, yorum yapacak da değilim ama izlediğim 3 film ve takip etmekte olduğum bir dizinin de "ölüm" teması ile mutsuz bir sonu başlatışı, açıkçası beni biraz şaşırttı ve düşündürdü. O yüzdendir ki, hem filmlerle ilgili bir şeyler karalamak, hem de kendimce bir takım çıkarımlar yapma gereği hissettim. (Nasıl da dürüstüm yarebbimmm!)


İzlediğim ilk film "İncir Reçeli". Takip ettiğime göre, film yoğun istek üzerine 24 Haziran'da tekrar vizyona girecekmiş. İlk vizyon macerası başarılı olmadı anlaşılan, çünkü çok da alışıldık bir tarzı yok bu filmin. Aslında konusu ve karşılıklı sohbetleri çok doğal ve orijinal bence, ama sonu kimsenin aslında tahmin etmediği ama hayatın ta kendisi olan bir şekilde bitince biraz üzüldüğümü söylemem gerek. Sanki yıllarca filmlerin gerçek ötesi atmosferini o kadar yutmuşuz ki, şimdi gerçek hikayeli filmler bize şaşırtıcı geliyorlar. Oysa hayat böyle aslında...

Arkasından izlediğim "ünlü" film ise "Aşk Tesadüfleri Sever"di. Tanrım.. Bu film üzerine ne konuşuldu,ne yazıldı... Şimdi, herkes sessizken izlediğime memnunum aslında, Ankara manzaraları, Gazi Mahallesi'nin tren yolunu çevreleyen demir parmaklıkları hepsi kocaman bir tebessüm bıraksa da yüzümde, son sahnelerde yaşanan tesadüfler, filmin inandırıcılığını yitirir nitelikteydi bana göre. Sanki mutsuz sonun bu tesadüfler ışığında bir nebze olsun unutulması beklenmiş, ama kalp bu işte "Niye böyle bitti ki?" yle sonlandırdım yine bu filmi de...

Sonraki film, Yeşilçam'dan, çok eskilerden, 1973 yapımı bir filmdi,"Alın Yazısı". Aslında filmin en başını izlememiş, tamamen tesadüfen rastlamıştım, ama arka fonda çok etkileyici bir müzikle Erol Taş'ı başında kocaman bir şapka, sinirli bir şekilde yürürken görünce dur dedim, bu filmi izleyeyim bakalım ne çıkacak sonunda... :)

Türk filmlerini, eski filmleri özellikle sık sık izleyen biri olarak bu filmi daha önce hiç görmemiş olmam ilginçti, zira Erol Taş iyi bir karakter rolündeydi.
Ama işte gelin görün ki, bu film de intikam ateşi içinde ana karakterlerin aşkını bir mum söndürür gibi söndürdü ve finalde ölüm yine kapıyı çalarak neredeyse filmin sonuna "mutsuz son" yazdıracak raddeye getirdi.

---

Eskisi gibi, sıkça televizyon izlemeyi bırakalı çok oldu. Gariptir ki, etrafımdaki birçok insan da artık internetin içinde kaybolmaktan mıdır, kitaplara dalmaktan mıdır eskisi kadar ilgili değil televizyonla. Ancak orijinal gelen, müziği ve akıl oyunları ile beni etkileyen bir dizi Ezel'di bu yıl. Hafta içi sadece onu izlediğim bir pazartesi akşamım vardı ve ben 2 saat hiç bir şey yapmadan (kendim veya okul için) oturur izlerdim. :)
Evet, kulağa çok Türk vari geliyor belki, bu intikam alma olayları, aşklar, hiçe saymalar. Ama bir çoğumuz Amerikalı amcaların etkisi altında onlarca yabancı diziyi seyrederken, hakkıyla yapılmış Türk işlerine bir göz atmamak haksızlık gibi geliyor bana. Sonuçta hepsi olmasa da bizim de başarılı olmuş, insanları şaşırtmış ve ağlatabilmiş, bazen de güldürebilmiş yapımlarımız mevcut. Neyse, konu bu değildi, amacım Türk dizilerini savunmak değil, sadece içimi dökmek istedim sanırım.

Bahsetmek istediğim 4. mutsuz son, Ezel'e ait olacak öyle tahmin ediyorum ki... Haftaya sona erecek olan dizi, son bölümde herkese sordu; "Mutlu sonlara inanır mısınız?" Vallahi bana sorduysanız dedim içimden, izlediğim son 3 filme göre hayır, her aşk, mutlu sonla bitmez. Ama insan bu ya işte, içinde bir yerlerde, küçücük de olsa umut ediyorsun mutlu bitsin diye. Mutluluk ne demek, mutlu olmak ne demek sorgulamadan. Gülen bir çift yüz görmek istiyorsun. Ama işte, yeni zamanların oyunu mu, yoksa hep vardı da biz mi göremedik, mutsuz sonlar olabiliyor bazen hayatta. Yaşamadan, görmeden bilemiyor insan...


Resimler için;

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Walking through

Kesfedilmemis Element

No Screws Loose