Düşüyoruz.

Unutuyoruz, unutmak, en kolay, en rahatlatıcı(!) şey şimdi bizler için. Bir kuşun uçuşundaki güzelliği, bir bebeğin doğuşundaki mucizeyi görmezden geliyoruz.

Uyuştuk; çünkü hayatın anlamını ararken, kaybolduk içinde. Bulduğunu sananların peşinden gittik, mutlu olabiliriz sandık. Sadece uyuştuk oysa. Uyuşturulduk. Uyuşturulduk derken bile başkalarına attık suçu. Başkalarından medet umduk.

Unutuyoruz. Hatırlamak, anlamak, insan olmak fillerini yapabilmenin özgürlüğünü unutuyoruz. Küçücük düşüncelerine, başkasını yok sayarken aslında kendisini de ezen zihinlerine tav olup peşlerinden gidiyoruz. Özgürlüğümüzü satıyoruz. Bizi var eden ne varsa hiçe sayıyoruz; varlığımızı baştan inşa ediyoruz.

Bir şeylere şaşırmadığımız her an, daha da kayboluyor ruhlarımız. Hayat süprizlerle doluyken, bizler her şeyi olağan karşılıyoruz. Her şeyin bir nedenden dolayı olduğuna inanmak kolay geliyor, ama artık birlikte yaşayabilmenin gerekliliği için hiç bir neden bulamıyoruz.

Uyuşuyoruz, sessiz ve derinden. Geçmişte söz söylemiş tüm kişiler o anda gerçekten ölüyorlar, yaşanmış tüm hayatlar, yapılmış tüm barışlar o anda siliniyor tarih sayfasından. Hatırlamadıktan sonra bir şeyleri, onların var olduklarını söyleyebilir miyiz ki?

Unutuyoruz, unutmak şimdi en rahatlatıcı şey bizim için. Medeniyetin zırhlı askerlerine karşı boynumuz çoktan eğik, kimse süper egosunu çıkarıp atmak zorunda hissetmiyor kendini, kimse idinden vazgeçemiyor. İnsan olmayı yanlış kurguluyor, var olmayı bambaşka temellere oturtuyoruz.

Kimse, unuttuğunun ve uyuştuğunun farkında bile değil.

Düşüyoruz.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Walking through

Kesfedilmemis Element

No Screws Loose