Dikenli Tel
"Her seferinde, hiç şaşmaksızın, kendi dikenli tellerime çarparak yürümekten artık çok yoruldum.
Uzaktan güzel görünen tüm hayaller, yanına, yanıma yaklaştığım zaman bir anda kanayan güller haline neden dönüşüyordu ki?
İnsan kendi kendine niye dikenli teller örerdi ki?
Biliyordum, çıkarmayı denemek aptallıktan başka bir şey sayılmazdı. İnsan bir kere zırhını çekti mi, kolay kolay atamazdı. Kaç kere, olmamışlıklar, yarım yamalak olmuşluklar ve uzun zaman hayalleri ile boğuşurken, çevremdekilere sarılırken acıttığım o tellerden kurtulmayı denedim. Olmadı, yapamadım. Artık bir parçam olduklarına inanmaya başladım. Onları sevmiyordum, ama onlarsız yaşamayı düşünemez olmuştum.
Kimseye açıklamadığım nedenlerim vardı. Ne süper ego, ne id, hepsi kendi içimdendi onların. Belki de diğerleri de vardı. Bilmiyordum.
Dikenli tellerim en çok bana batardı.
Kanatırdım kendimi her geçişlerde, her yükseliş ve düşüşlerde. Bilirdim acısını, uyuştururdu beni, yarattığı kanlı zırhın ardına saklanır, mutlu oldum sanırdım. Bir de üstüne, çarpıp kanattıklarımın acısını ekler oldum acıma. Kendime koşamazken onları nasıl korurdum?
Her seferinde, hiç şaşmaksızın, kendi dikenli tellerime çarparak yürümekten çok yoruldum.
Artık bir şey hissedemez haldeyim.
Yorgunum.
"
Uzaktan güzel görünen tüm hayaller, yanına, yanıma yaklaştığım zaman bir anda kanayan güller haline neden dönüşüyordu ki?
İnsan kendi kendine niye dikenli teller örerdi ki?
Biliyordum, çıkarmayı denemek aptallıktan başka bir şey sayılmazdı. İnsan bir kere zırhını çekti mi, kolay kolay atamazdı. Kaç kere, olmamışlıklar, yarım yamalak olmuşluklar ve uzun zaman hayalleri ile boğuşurken, çevremdekilere sarılırken acıttığım o tellerden kurtulmayı denedim. Olmadı, yapamadım. Artık bir parçam olduklarına inanmaya başladım. Onları sevmiyordum, ama onlarsız yaşamayı düşünemez olmuştum.
Kimseye açıklamadığım nedenlerim vardı. Ne süper ego, ne id, hepsi kendi içimdendi onların. Belki de diğerleri de vardı. Bilmiyordum.
Dikenli tellerim en çok bana batardı.
Kanatırdım kendimi her geçişlerde, her yükseliş ve düşüşlerde. Bilirdim acısını, uyuştururdu beni, yarattığı kanlı zırhın ardına saklanır, mutlu oldum sanırdım. Bir de üstüne, çarpıp kanattıklarımın acısını ekler oldum acıma. Kendime koşamazken onları nasıl korurdum?
Artık bir şey hissedemez haldeyim.
Yorgunum.
"
Yorumlar