Benim küçük hikayem



“Söylesene dedi, ne bekliyordun? Ne ummuştun? Aşk mıydı aradığın?"
Kız elindeki basmalı kaleme iki kez bastı- içinde uç olmadığını biliyordu, olsaydı 0.7 olurdu. Düşündü.
"Aşk mı? Bu yaşadığımız şey aşk mıydı? Bu karmaşık ruh halleri, birbirine karışan geceler ve gündüzler, garip haller...Buna aşk mı deniyor?"
Böyle demek isterdi, ama demeyecekti.
“Bilmiyorum. “
Gerçekten de bilmiyordu. Şimdi burada düşün, söyle dese, onu beklese sabaha kadar, belki bulabilirdi. Ama şimdi, bilmiyordu.
İnsan yaşadığı bazı anları unutmaya çalıştıktan sonra, bir gün elinde sonunda o günlere geri dönmek isteyeceğini bilse, en başından böyle davranır mıydı acaba?
Aklındaki soruyu sildi. Şimdi başka soruları cevaplamanın zamanıydı.
“Neden cevap vermiyorsun? Olmayan şey neydi ki, istediğin gibi olmayan şey?”
Bir an, son soru ona sonuna soru işareti konduğu halde soru anlamı taşımayan cümleleri hatırlattı. Gerçekten böyle bir cümle olmasını isterdi o cümlenin, ama karşısındaki adamı birazcık tanıdıysa, o en küçük bir cevap bile olsa duymak isterdi. Yalan bile olsa.
“Olmuyordu, yapamıyordum, ortada istediğim gibi olmayan bir şey yok.”
“Ben sana söyleyeyim neden olmadığını. Sen korkuyordun çünkü. Etrafındaki insanlardan, söyleyebileceklerinden ve belki de kendinden. Kalbini ellerinden kaçırmaktan korkuyordun, özgürlüğünün anahtarını kaybetmekten. Her şey bu yüzden oldu.”
Böyle demesini o kadar isterdi ki. O zaman “Belki de, haklı olabilirsin.” diyebilir, hafifçe utanarak masadan kalkabilirdi. Ama böyle olmayacaktı. O ne kadar açık sözlü olsa da böyle bir şey demezdi karşısındakine. Hele karşısındaki o iken…
“Ben anladım. Sen bencilce davranmayı seçtin.”
Düşündü kız, acaba kilit kelime bu muydu? Bencil? Bilemedi. Sormadı da. Tam “olabilir ama..” diyecekken, genç adamın kalkmaya doğru hareketlendiğini gördü, elini koluna koydu.Durdu.
“Ama ne oldu biliyor musun sonunda? Nasıl hissettiğimi bilmek istiyor musun? İncinmiş hissediyorum.”
“Biliyorum, özür dilerim.”
“Önemli değil, senin hatan sayılmaz.”
Bu kısa konuşma kıza çok sevdiği bir filmden bir kareyi hatırlattı.
Nasıl da sayılmaz, nasıl da bulur yine her şeyi kendine. Bir insan nasıl bu kadar gaddar olabilir kendine? Bir an düşününce kendi geldi aklına, yapma yapma derdi de, hep kendine kızardı en sonunda. Kendini yerer, kendi ile savaşırdı.
Genç adam kalktı, gitti. Bir tek “O zaman sen de herkes gibisin artık benim için.” dememişti. Ama kız, bir gün bunu da anlayacaktı. İşte ondan sonra unutmaya çalıştığı o anları tekrardan geri çağırmak isteyecekti.
Çıt çıkmıyordu.
Masadan kalktı.
Gitti.


Yorumlar

Merhatip dedi ki…
Masaldan Kalktı...
Bitti...
Öyle oldu sanıyorum ki...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Walking through

Kesfedilmemis Element

No Screws Loose