Karmaşık

Bugün bir sürü şey geldi aklıma söyleyecek. Hangisinden başlamalıyım, hangisine inanmalıyım beni istediklerimi anlatmaya sürüklesin diye...

Yalnız, inançlarına sığınmış bir kadının, eşine arabayı park ederkenki mutluluğunu gördüm bugün. Sanki hayattaki tek eğlencesi oymuş gibi, gülümseyerek- biraz da çekingen- anlatıyordu kocasına. Belli ki kocası da memnundu bu anlatma durumundan, o da gülümsüyordu.

Sonra onların biraz ilerisinde, bir eskici arabası duruyordu. Yolun tam ortasında park eden arabalara inat, o da tam ortada olmasa da, bir arabanın geçebileceği bir genişlikte yolu tıkamıştı. Sahibi, bakanı kimdi kimse anlamadı...Yalnızdı eskici arabası.

Bugün aslında önemli bir gündü, 18 yaşına gelenlerin aslında farkında bile olmadıkları yıllarda, pek çok insana, düşünceye, aslında belki de temelde insanların bir arada yaşayabilme özgürlüğünü ve gücüne adeta meydan okuyan bir takım olayların yaşandığı bir gündü bu gün. Üstelik, bu acı ve utanç dolu günü anmak isteyenler, sanki suçlu onlarmışçasına püskürtüldüler. İnsanlıklı yerde yatan yine, insanların evrendeki tüm canlılardan farkı, iradesi ve özgürce düşünebilme gücüydü ezilen yine... Ne ateşti suçlu, ne suydu, sadece insanın kendisiydi, id'iydi ona bunları yaptıran belki de...

Daha neler var neler oysa aklımda, insan bilinci açılınca çok daha acı çekiyormuş, zamanla bunu öğrendim hayattan, evet, o klasik söz sanırım doğru. "To know is to suffer."
Tam olarak böyle miydi hatırlamıyorum ama anlatmak istediğim tam da bu.

2 yıl önce uzun bir yolculuğa çıkarken, üllkemi, arkadaşlarımı, ailemi, bir dakika bile gözümü kırpmadan giderken bildiklerimle şu an arasında iki dağ kadar yol var. Artık hayatın iyilik ve kötülükle döndüğünü daha iyi kavradım mesela. Ama değişmeyen şey, o günkü boşluk hissi ve ağlamaklı duyguların bugünde yanıbaşımda olduğu. Gitmek mi kalmak mı sorusuna hala cevap veremedim. Ama 2. kez gitmek, bir ay da olsa uzak olmak, insanı bambaşka hikayeler yazmaya itiyor kafasında... Yaşanacaklar ve hayaller arasındaki o ince çizgi... Hangisi itecek diğerini?

Fallara inanır mısınız? Ben inanmam. -Mazdım.
İnsan geleceği öğrenme tutkusuyla yanıp tutuşur, ama öğrenince de ya korkar, ya inanmaz olabileceğine. Oysa geleceği yapan bugünün kendisidir. Ama işte, gel gör ki bugün o yılanı gören akrabam haklı çıktı. Bir doktor adayı ile tanışmış bulundum. Fallar gerçek olur mu, yoksa sadece biz miyiz o enerjiyi gönderen bilemedim. Ama ufak çaplı bir şaşkınlık yaşamadım desem yalan olur...

Evet, yine geceyi öteki gün ettim,bu bir alışkanlık oldu artık, bünyemi öncesine ayarlayamıyorum bir türlü...Yarın gece bu saatlerde, yedi tepeli şehir İstanbul'a gidiyor olacağım. Bİr yıl önce bu zamanlarda "Seni Yeneceğim İstanbul!!" Demiştim, yenmiştim de, umarım yine yener gelirim..:)))

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Walking through

Kesfedilmemis Element

No Screws Loose