Kayıtlar

Aralık, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

The Ride

Kelimeleri severim. Daha önce de söylemiş miydim bunu? Onlar olmadan aklımda dolaşan tilkileri yürütemezdim herhalde. En basit açıklamam bu. Belki de açıklama yapmam gerekmiyordur. Evet, dur bakayım, bence gerekmiyor. Ne kadar keşfedebilirim derken kendimi, etrafımı, sanırım en çok kaybolduğum zamanı bu dönem olarak anımsayacağım. İnsan bir şeyleri rayına oturttuğunu sanıyor ya işte, ben de öyle bir döneme girdiğimi sandığım anda yerinden oynadı yine her şey. Değişim, derinden ama hızlıca ilerleyen bir olguymuş sanırım.Bunu daha yeni anlıyorum. Hatta belki de bu bile eksik, bilmiyorum. Ama en azından deniyorum. Son zamanlarda nedenini kendime bile açıklayamadığım durumlar karşısında, kendi kendime anlamlı bir açıklama yapamadığım saçma davranışlarım var. Hayat ne kadar karmaşıklaşıyorsa önümde, o kadar ilgisiz ve hissiz hareket ettiğimi düşünüyorum. Ama gerçeği bilmiyorum. Altında yatanı, kendime, çevreme ve olanlara karşı hissetiklerimi. Sanki şimdi, kendimi aramaya çıktığım yolda, ge

Ara-f

Gelmeyin diyemiyorum onlara. Her ay, yeniden, istekle ziyaret ediyorlar beni. Tıpkı bir kürek gibi, içimi, en derinimi kazıyorlar her seferinde. Derinde ne varsa, açığa çıkıveriyor birden bire.. Ama ben bazen, gerçekleşmemiş hayallere, olmuş, ama zamanı geçmiş isteklere üzülürken buluyorum kendimi.Her ay aşka bir yönümle verdiğim küçük savaşlar, çok yoruyor beni bazen. Her ne kadar alışkın olsam da onlara. Ya hissizliğimin içinde kayboluyorum ya da hislerimde boğuluyorum. Arayı bulmakta ben, bazen çok zorlanıyorum.

Sabah

"Sana hiç yalan söylemedim. Evet, aslında tüm gerçek, senin görmek istediklerin yüzünden kayboldu. Kendini kilitlediğin o kutudan çıkmak istediğin gündü yanıma geldiğin gün. Ve ben farkında bile değildim senin neden geldiğinin." "Sana hiç yalan söylemedim", diyordun, "Her şey, su kadar berrak, ve bir ay kadar önü açıktı içimde. En başından belliydi ne hissettiğim. En sonunu getirmek istedim sadece." En büyük yalanı söyledik birbirimize, gizlemek en erdemli davranışmış gibi, kabuklarımızın ardından roller savurduk öylece. Ortada bir gerçek varsa, evet, yalan söyledim ben de. Sonunda ne hikaye anlatan vardı, ne de aslında anlatılacak bir hikaye. Uyandım. Sabah olmuştu yine.

Kelimeler yetse daha neler neler...

Beni ne sürükler bir şeyleri yazmaya? Düşünmedim değil önceden, şimdi ayrı bir takıldı aklıma, çünkü genelde çok düşününce gelmez sorunun cevabı. Bir deneyeyim dedim bu sefer, bakalım bulacak mıyım. Her şeyden bir ders almak vardır ya, aslında bazen o da olmamıştır belki hayatımızda. Küçükken, keskin çizgilerle çizilmiş fikirlerin varlığına inanırdım. Herhangi bir konuda sahip olunan sağlam düşüncelerin ve hislerin değişmediğine yemin edebilirdim. Ama sonra, "değişmeyen tek şeyin değişim" olduğu klişesi ile karşılaştım. Fark ettim ki her şey, herkes değişebiliyor, en kötüyken en iyi olmaya çalışıp her zaman yanındayken arkandan kuyunu kazmaya çalışabiliyor. Tam da bu durumun "sabit"liği ile avutmuşken kendimi, insanın özünde neyse aslında o olarak kaldığını anladım. Belirli şeyler, belirli olaylar, belirli kimselerin belirli parçaları asla değişmiyor. Nedir bu "belirli" dedim sonra kendime. Kendi içime tutunca aynayı, fark ettim. Değişmemiş tarafımı şöyle

Life before our eyes

William James, that most American philosopher, once advised: "Begin to be now what you will be hereafter". One might ask how? Our deepest guide in our beginning to be, is our imagination. Our ability to project, and mold our future selves from the myriad possibilities before us. And to imagine takes courage and effort. But it gives us hope too, hope that we can author our own destinies, hope that rightness of the decisions we make now will be borne out in the future. As much as we can be overwhelmed by the world, we can also draw hope from it. From beauty, from promise, from the simple fact that we have the talent to imagine our future selves from all the possible lives that pass before our eyes. We must imagine our lives well. We must engage our conscience. Conscience is the voice of God in the nature and heart of man. " -Quoted from imdb, The life before her eyes -

Asmin*

"kimdi cesaretimi kıran, üstelik yeni serüvenlere hazırlarken kendimi sesimi cılız, rüzgarımı yelkensiz bulan kimdi, ki şimdi geniş zaman kipiyle düşürüyor gölgesini anılarıma ama kimdi adını bir kadına ödünç verip doruklara çekilen büyülü doruklara biz "asmin" dedik ona, sevgilim, kadınım, anamdı belki, ama o çoktandır üç bin metrenin altına inmiyor artık içimde bir fil sezgisi, kopup gitmeliyim dağlara yazmalıyım aşkı ve ayrılıkları asminli düşler kurmalıyım ya da birisi karşılık bulmalı canımı yakan sorulara kim demiyorum kim olursa olsun boynu kırılan bir oyuncaksam hırçın bir çocuğun elinde, ki celladım gözlerimi de oymuştu fırlatıp atarken yine de özlüyorum onu, niyetçi tavşanlara dönerken beklediklerim aynı soruyu sormaktan, minör ağrılardan yoruldum, gitmeliyim buralardan içimde buharlaşan cıvayı soluyorum artık yoruldum yoruldum yoruldum gereklilik kipinde yaşamaktan . . ."

Kabul.

"Yürekler temiz ama yürekler hep ağır. Bir kayık var uzakta, binmeye çalıştığım. Rüzgarı ardıma almaya çalıştıkça, savruluyorum. İçten içe, biliyorum bana göre değil bu yol, gitmemem gerek, durulmalıyım. Bir kuş geçse üzerimden, gülümserim sessizce. Bir bulutsa üzerimden dolaşan, yağmuru dilerim her seferinde. Yok, evren değil beni üzen, yalnızca yağmayan yağmurun oluşturduğu nem hissi. Ya da gitmemem gereken yol, içten içe sonunu bildiğim. Bilmek zor, anlamak en kötüsü, fark etmekse çok kısa, anlık bir zaman dilimi. Kabullenmek mi? Burada mantık satılmıyor dedi genç kız içinden."

Palmiye

"Saat döndükçe uykum gelsin diye bekliyorum yıldızlarım ve fıratla, ve saat dönmüyor, inadına. Geçsin diyorum, bitsin diyorum bu sessizlik, olmuyor, aklım hala konuşuyor susmamacasına. Gökyüzüne bakıyorum bir ara, ses telleri yıpranıyor beynimin, bense ona bağırmaktan yorgun düşüyorum "sus" diye. Bilmiyorum ki, ne kadar yalnızdır en yalnız, ne kadar mutludur en mutlu, ne kadar sevilir en çok sevilen ? Bilmem ki kelimeler niye bu kadar kolay gelir ve onları bir araya getirmek bu kadar zordur her seferinde?"

Verdoofd Gevoel.

In welke taal kan ik mij het best uitleggen? Is het belangrijk om iets te beleven voor te schrijven beter in deze taal? Ik weet niet het antwoord. Wat ik allemaal gebleven had in "deze" taal, om mijzelf te kennen en in een andere kultuur proberen te leven. Ja, het lukte wel. Ik was thuis na een jaar, en ik had zo'n lange tijd om in het "echt" terug te zijn. Niet gewoon met mijn lichaam, maar wel met mijn hoofd. Na 3 a 4 maanden, was ik in het echt, thuis. En dan alles begin om het terug te gaan. Ik moest mijzelf ordnen, ik moest mijzelf terug finden. Ah ja, dat lukte ook. Maar, deze zomer, moest ik iets verloren.Ik moest anders iets bij nehmen, in de plaats wat alles begon.Ik kan niks herinneren, maar iets verandert, en als iets verandert, dan ik moet iets bijhebben of ik moet iets verloren.Dat is dan het logica. Het leven is moelijk. Ik wist het. Maar, was het niet zo, dat alles durven is? Het film zei zo. Ik dacht het zo. Iets heeft veran

She&Him

Resim

Gece 3

Gece yalnızdı bu akşam, Ve beyazdı her zamankinden daha fazla. *** Neden ki, Gece beyaz olmazdı ki hiç, Karanlık bulurdu onu sıkıştırıp bir kenara her seferinde. *** Gece soğuktu bu akşam. Anlamamazlığın en dibinde, Ve anlamaya çalışmamanın peşinde. Olabildiğince, Beyazdı bu gece. *** Her şeyin en başında, Ve umutluydu bu gece, Geçmişin bulanıklığından da öte, İnanıyordu bir şeylere, Hala saf olabilmeye, Gerçekten beyaz olabilmeye Bir şeylere güvenebilmeye. *** Gökyüzünde baksana, Kırmızıydı aslında gece, Ve o kadar sessizdi ki, Kendi sesini bile zor duyuyordu. *** Her şeyin en sonundaydı gece. Beyaz ve inancını yitirmiş. Islak ve düşüncesiz, Yorgundu bu gece. 12/12/10 CK.

Beyaz

Yılın ilk karı mı bilmiyorum. Ama yazdan, o sıcak, nereye gittiği belli olmayan günlerden sonra, etraf ilk kez bembeyaz oldu bu gece. Eskiden çok daha farklı hissederdim kar yağınca sanki. Beyazlığı kaybolmasın, hep öyle durduğu gibi dursun. Ve yağmaya devam etsin mümkünse, hava soğumasın o erirken derdim. Sanki bu sefer, bunlardan hiç birini hissetmiyormuş gibiyim. Evet, bu durum bu yıl yaşadığım diğer farklı garipliklerle de eş değerde tutulabilir. Belki de, tamamen bu günlerde içinde bulunduğum ruh haliyle alakalıdır hissettiklerim. Her yerde kar var, nasıl diyorlar, lapa lapa yayıyor... Sıcak bir şeyler yudumlayıp dışarıyı izlemek güzel ama, bir de dışarıda yaşamak zorunda olanlar var. Nedense aklımıza hiç gelmeyenler... Bir çatı, bir yatak, bir ev onların özlemi de. Herkesin bir özlemi vardıR ya. Beyazlar içindeki şehir ne kadar saf ve temiz görünüyorsa o kadar karmaşık ve sıkıcı içten içe işte. bilmemek mümkün olsa keşke her şeyi...? Nerede... Bilmek acıtıyor. Evet. Son kararım b

I Don't Wanna Dance!

Resim

Cross Oceans

It feels like, I am, waiting for the rain, I want to live that life again. But everything I say, I keep in the wrong side of my mouth, And when the words combine, they don't sound anything like I imagined.. Cause I imagined. There is something about you,that I'm never gonna find out, how. I want to live that life again! I want to live that life again.. I wanna cross oceans...

Hello..

Playground school bell rings again, Rain clouds come to play again, Has no one told you she's not breathing? Hello I'm your mind giving you someone to talk to Hello.. If I smile and don't believe, Soon I know I'll wake from this dream, Don't try to fix me, I'm not broken Hello, I am the lie living for you so you can hide Don't cry.. http://www.youtube.com/watch?v=9MHGtlEYZBA Suddenly I know I'm not sleeping Hello, I'm still here All that's left of yesterday..

Merak*

Bir gizem var. Büyüğünden. Perdeler var sonra arka arkaya. Türlü renkte. Merak var, Katıksız, saf merak. Anlama isteği var bir de, perdelerin ardında var olanı. Biliyorum yine karanlıklara gebe olacak bu merak, ve evet belki de, adım "melahat"e çıkacak. Hislerimin elinin büküldüğü yere kadar gitme arzusu var içimde. Nedenini bilmeden ve sorgulamadan. Sonunu tahmin ede ede. Karanlık bir yan var ortada. Kimsesizlik ve özlem. Yalnızlık ve kalabalık.O olmasa belki daha iyi olacak ama,bir de merak var işte işin içinde...

"Öz"lem

İnsan değişince, bir başka bakar dünyaya. Acılar her daim senin, mutluluklar başkalarının olmuştur sanki öncesinde.Aslında hep bunları söylemek istersin ama sonra vaz geçip "iyi" yüzlüyü oynarsın. Mutlu olduğunu var sayar, başkalarının mutluluklarını sarıp sarmalarsın. Değişir ya insan işte bir kere, o zaman olur olanlar. "Eski" bir geri dönüşler zinciridir, bir maske, bir ara yol. Artık hiç bir mutluluk eskisi kadar tatmin edici olmayacaktır. Çünkü hayat bir başka akmaktadır. Düzen değişmiştir bir defa, ve unutmak bazı şeyleri, artık daha kolaydır. Kabul etmiyorum dememeli insan, herkes biraz değişir hayatta, bazı şeyler hep aynı kalır belki evet, ama en istemediklerimiz en önce dönerler bir başkasına. Farklı yüzler, farklı sesler, farklı hislerle kavrulur insan. Bazen anı yaşayıp ti ye almak hayatı daha iyileştiricidir kimine göre. Bazıları içinse hayat hala tuzaklarla dolu uzun bir yoldur. İşin ilginç yanı, ne anı yaşayan ne de tuzaklara yakalanmamaya çalışan hat

Bir Sürü Düşünce.

Genleşme Genlerim beni eleveriyor. Onları istemiyor değilim, ama onların o domine hallerini görmek, kendi benliğimin varlığını kaybetmeme sebep oluyor sanki. Ya da durun. Sadece kendimi mi düşünüyorum acaba? Yoksa bu da mı genetik? İyi olan şeylerle birlikte, kötü olanları da sadece kendine atfetmek de mi bencilliktir? Belki de öyledir. İnsan kendine bir şekilde fayda sağlayan bir şeyler yapar çoğu zaman. Hayır, faydacılık tan bahsetmek değil amacım. Ama sevgiler bile kendini mutlu etmek için var olabilir bir insanda. Karşındakinin mutluluğuna basıp kendini mutlu hissetmek mesela. Onun mutluluğunu bozmak değil ama baskılamak, bastırmak gibi... --- Saçma Bilmediğim bir şey varsa, o da nasıl olup da tüm her şeyin nano düzeyden makro hale geçip düzenli bir biçimde var olduğu. Evrenin mükemmel olmadığı apaçık ortada, ama bilim adına bir şeyler öğrendikçe, her şeyin ne kadar düzenli ve birbirine bağlı olduğunu görmek düşündürmüyor değil beni.. ---- Gereksiz Pe