Bergamotlu Yeşil Çay.

Bulmuştum sonunda cevabını.

Bana bakarken hissedilen şeyleri, söylenmeden yalnızca hal ve hareketlerden de olsa anlayabilmeyi bulduktan sonraydı belki, ama işte bulmuştum. Evet ,sizler neler düşündüğünü anlamaya çalışırken başkalarının, ben bir bakışta anlayabiliyorum çoğu kez. Bu birinin profilini çıkarmak, ya da kişiliğini tahmin etmek değil. Sadece "an" ın getirdiklerini görebilmek.

Belki bu yüzden fazla acıyordu canım. İnadına, gördüklerimin inadına düşünmeden yaşamaya çalışmadığım için. Her küçük ayrıntıyı büyük bir konuşma -hatta çoğu kez gürültü- baloncuğuna dönüştürdüğüm için.

Ama dedim ya, yazın tadını ve kokusunu bulmuştum, en güzel yazım dediğim zaman, bergamotlu yeşil çay tadında ve kokusundaydı. Diğer ayrıntıdan daha önemliydi bu ama onu da eklemek istemiştim. Bunu şimdi buraya yazmamın sebebi ise, çok da komplike ve gizemli bir nedenden ötürü değil. Sadece gerçekten yeni fark ettiğim için.

***
Kokular ve sesler çok fazla şey anlam ifade ediyorlar çoğu zaman. Bir de kelimeler. Bu üçünü benim için bir araya getiren de işte, bergamotlu yeşil çaydı. Her şeyden önce yeşildi, en sevdiğim. Sonra çiçekleri mordu, ve kokusu, başka bir zamana sürüklerken bile beni, güven veriyordu.

Hayır, metafor kullanmıyorum, tam da anlatmak istediklerim bunlar.

Hayır, birisi, birileri üzerinden anlatıyorum her şeyi, söz sanatı yapıyorum, her şeyi bitirmişim gibi.

***
Angel I can see myself in your eyes
Angel won’t you feel for me from your heart
Do return my heart to me.


No, don’t insist I’m already hurt.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Walking through

Kesfedilmemis Element

No Screws Loose