Hepsi bir ya sonunda!

"Tek başımayım;güzel değil bu
Hiç özlememişim kendimi
Rutubetinden şişmiş kalbim
Artık açılmıyor bir türlü.."


Hayat unutursak varmış, böyle öğrenmesek de doğuştan, birileri bir şeyler öğretti hayatta. Ne garip ki, birisi bir gün oturup bir şeyler karalıyor ve sonra 3000-4000 başka insan tek bir ağızdan bağırıyor yazdıklarını, geri söylüyorlar ona. Yazdıklarını milyonlarca kez duymak istemesinden başka kabaca bir açıklaması olamaz olayın.Ama işin duygusal boyutunda, söylediği her cümleyi o kadar çok insanın da aynı şekilde hissetmesi yatıyor sanıyorum ki.

Peki herkes farklı algılarken dünyayı, nasıl oluyor da böyle bir düşünebiliyor insanlar? İnsanlar, çeşitli bir çok şeyin peşinde binlerce, milyonlarca türe ayrılmışken, nasıl da bir ağızdan söyleyebiliyorlar, çok ilginç geliyor bana.

Ruhun gıdası diyenler varmış ya hani, nam-ı diğer, atalarımız. Bazen öylesine lafı gediğine oturtumuşlar ki, insan her tecrübeleyişinde yeniden şaşırıyor bazı cümlelerin gerçek payına.

İşte geçen gece tam da böyleydi hissettiğim. Teoman bana o şarkıları karşılıklı okusa, böyle zevk almazdım, bunu biliyorum. Hep bir ağızdan, boğazı patlatana dek söylenen o şarkılardaydı işin keyfi. Hep birlikte bekleyip birlikte çıkıştaydı heyecan.


"Bu akşamüstü yine ben otururken penceremde
Yorgun gün sırtımda
Sağda solda insanlar görüyorum
Hepsi birden koşuyorlar mutlu yarına
Birkaç gün evvel olsaydı
Ben de koşardım onlarla.."

Sonra, "tesadüfler" vardı bir de işte, nasıl açıklanacaklarını bilmediğimiz şeyler. Bugün, okuldan dönerken, dilimde hala teoman varken mesela, markette "Papatya" nın çalıyor oluşu. Sonra birden, aslında teomanın komple kasedini çalıyor olmalarını fark etmem. Tesadüf değil de ne?

"Zaman; nefes aldıkça kendini öldüren.." nerede duydum ben bunu? Yok yok, okudum sanırım, bir kitapta.
Yakın zamanlı sohbetleri, kiminle ne konuştuğumu unutmaya çok meyilliim nedense. 7 haneden oluşan kısa hafızamı genişletmek yerine daha da küçültüyorum belki de. Belki de dünya tuttu beni, şarkıda dediği gibi.

Garip bir yazı oldu bu, biliyorum, ama amacımda bundan farklı değildi zaten. Konser etkisinde karalanmış, uzun bir zaman dilimine dağılmış, şarkılarla süslenmiş, ve her zamanki gibi "ben"den olmaya çalışan bir yazı bu.

En son bu akşam mutfakta "bazen, ne yaparsan yap; olmuyor bazen." takıldı dilime. Gariptir bir başkasının şarkısı gibi düşündüm bi an, sonra dedim, olur mu, en güzel hikayesiydi bu onun.

İyi eğlendim sanırım cumartesi gecesi. Evet evet, güzeldi.

"

renkler, mevsimler soluyorsa

sen evde yokken, sevgi seni arıyorsa

çok gezenin bildiğinde
çok bilenin mutsuzluğunda..."


Hepsi bir ya sonunda...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Walking through

Kesfedilmemis Element

No Screws Loose