Kum Saati

Kayıp bir zaman kumsalında buldum saatimi.
Unuttuğum her kelime, saatin içinde bir bir akıyordu kumlara.

Önce elimden yere düşürdüm onu,
Sonra camları yükseldi yerden ellerime.

Tek tek, küçük küçük, parça parça ettiler ellerimi.
Kırmızıydı rengi, akan damla damla,
Ve kokuyordu tıpkı deniz kızlarının elleri gibi.

Zamanın içinden bir zaman beğendim,
En güzeli, hiç yaşanmamış değildi dedikleri gibi,
İşte ellerimdeydi, o akan kırmızılığın içinde.
Nasıl da göremezdi gözleri.

Saatim, benim yorgun saatim,
Hep yanlış zamanda uyandırdı beni,

Hep yanlış zamanda düştü ellerimden yere.

Belki o yüzden acıttı o küçük cam parçaları canımı o kadar çok,
Ve belki de ben,
O yüzden arandım durmadan,
Kelimeleri bir arada tutmanın sihrini.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Walking through

Kesfedilmemis Element

No Screws Loose